🦪 Pılımı Pırtımı Toplayıp Giderim Sözleri

O liseye gitmeye diretmesem, üniversite sınavına bir yıl daha hazırlansam, iş için pılımı pırtımı toplayıp İstanbul’a gelmesem, beni belki de bu hayatta gerçekten seven tek insan olan ‘o kişiyi’ terk etmesem, o gece fasıla gitmesem, o gün iş çıkışı Kanyon’a gitmesem ya da Trabzon’dan bir saat erken dönsem. Pılımıpırtımı toplar giderim. Bakmam gözyaşına bakmam. Bi dakika bile katlanmam. Sevene zulm edeni ezer geçerim. Ben senin yerinde olsam. Ufak ufak uzarım durmam. Pılımı pırtımı toplar giderim. Bakmam gözyaşına bakmam. Bi dakika bile katlanmam. Metrolardan köşelerden pek çok insan hızlı adımlarla çarşıya geliyor. Gezi zamanlarını anımsıyorum. Slogan atmayan Meksikalılar, kilise ziyareti yapıyor, atıştırmalık bir şeyler almış hem yiyor hem yürüyorlar, türlü çeşitli gösterileri izliyor, konuşuyor, gülüyorlar. Bir başka dilin ortasında kalıyorum. İkinci büyülenme anımı da simültane çeviri yaptığım bir toplantıda yaşadım. Konferansın konusu üstün yetenekli çocuklardı. Müthiş ilgimi çekti. Araştırdım, yurtdışında çok güzel programlar varmış. Bursa başvurdum, kazandım. Pılımı pırtımı toplayıp New York'a gittim. İş hayatından tekrar çulsuz Pazar şehrin tam merkezinde değil.. Dönmesi zor olmasın, bir daha bir daha eşya taşımayayım diye 2 gün kaldığım hostelden pılımı pırtımı toplayıp o bölgede bir hostel buldum. Bir tuktukla pazarlık edip, öyle gittim. Bölgeye vardığımda bir gariplik olduğunu sezmiştim zaten.. Artık benimle çalışılmak istenmediğini üçüncü sınıf, züppe müdürden duyup, pılımı pırtımı toplayıp evin yolunu tuttuğum birkaç saat. Evet, artık işten atıldığıma göre hayatımda şikayet edeceğim şeylerden biri daha eksildi. 30 Mart 2008 ne güzel bir tarih. Yapamadığım bir çok şeyi yapma fırsatı verdi bana. Şuan sadece gizli gizli izlemekle yetiniyyor, cesaretinizi toplayıp aşkınızı ilan edemiyorsunuz. Merak etmeyin, sizler için öyle sözler hazırladık ki, bu sözler ile sevdiğiniz kızı derinden etkileyebilir, onun kalbini fethedebilirsiniz. Ayrıca dileyenler bu sözleri sevgilisine, nişanlısına ya da eşine de söyleyebilirler. Her zaman gelir benim gidesim.. Yine o zamanlarda ruhum, ama bu sefer gittiğim yerlerden dönmeme arzusu yoğun. Bu bir kaçış mı bilmiyorum. Ancak ruhumun ve bedenimin en sevdiğim vakitlerdir bu gitmeler. Gidemesem de özgür olduğumu hissetmek bile götürüyor beni en uzak kasabalara, sahillere Özgür olmalıyım dilediğimce, azıcık bile olamadığımı hissettiğim an nefes Pılımı pırtımı toplayıp buzdolabına yerleşme kararı aldım. 1,5 milyon değerlendirme 277 bin değerlendirme WcwbBmU. Türkçe çevirisiTürkçe/İngilizce A A Yollara Düş, Jack! Versiyonlar 123 Yollara düş, Jack! Ve daha da geri dönme Asla, asla, asla, asla Yollara düş, Jack! Ve daha da geri dönmeYollara düş, Jack! Ve daha da geri dönme Asla, asla, asla, asla Yollara düş, Jack! ve daha da geri dönmeYuh be, kadın, ey, kadın, bana bu kadar kaba davranma Gördüğüm en kaba kadınsın sen Eğer sen öyle diyorsan Sanırım pılımı pırtımı toplayıp gitmem gerekAynen öyle! Yollara düş, Jack! Ve daha da geri dönme Asla, asla, asla, asla Yollara düş, Jack! ve daha da geri dönmeHey, bebeğim, bi' dinle bebeğim, bana böyle davranmasan? Bir gün tıpış tıpış döneceğimUmrumda değil, çünkü anladım Beş parasız, hayırsızın tekisinPeki, eğer sen öyle diyorsan Sanırım pılımı pırtımı toplayıp gitmem gerekAynen öyle! Yollara düş, Jack! Ve daha da geri dönme Asla, asla, asla, asla Yollara düş, Jack! ve daha da geri dönmeŞaka yapıyor olmalısın! Daha da geri dönme Bana n'apmaya çalışıyorsun? Daha da geri dönme Konuşarak halledemez miyiz? Daha da geri dönme Birbirimize hoşgörülüyüz sanmıştım Daha da geri dönme Ah bebeğim, bu kadar da toy olma Daha da geri dönme Ah bebeğim, beni ağlarken görmek istemezsin Daha da geri dönme Ah bebeğim, lütfen! Daha da geri dönme Bu adil değil! Daha da geri dönme Artık ağlamamamı istiyorsun Daha da geri dönme Hey! Daha da geri dönme Daha da geri dönme İngilizce İngilizceİngilizce Hit the Road, Jack! “Anılar hep sonbaharda gibidir / astrakan gecede / süt yıldızlar Belleğinin yerini tutar kadehindeki / Taşlar taş kemerler / İvedi sarmaşıklar Hayatını sarsan binbir andan / adlarını yıllara / veren yargıç krallarNe varsa yarım kalmış, geleceğindir / Bir kez girilmiş sokaklar / Açılmamış kapılarBilir misin iki kökeni var hüznüniyetinin / çiçek durumu aşklar / yaprak düzeni siyasalar”Dün Hürriyet binasındaki odamı topladım, artık kent merkezinde daha modern bir binaya taşıyoruz yaşamım boyunca en uzun süre oturduğum bir odayı, rafları, çekmeceleri toplamak tuhaf bir her kitabı, çekmecelere dağılmış irili ufaklı kâğıt parçalarını, atılmayıp bir kenara itilivermiş bir sürü ıvır zıvırı tek tek elden okulların kitaplıklarına yolladığım kolilerce kitap çıktı, bir o kadarı da yeni binaya benimle fotoğrafları, gazetenin değişik etkinliklerinde çekilmiş yüzlerce fotoğraf. Ölen arkadaşların cenazelerinde yakama taktığım ve sonra atmaya içim elvermediği için bir kutuda biriktirdiğim fotoğraflar. Sözlükler. Beraber çalıştığım genç arkadaşların nikâhlarından kalan şekerler. Ahşap bir “felis nigripes” heykeli. Mısır bilgelik ve yazı tanrısı Thot biblosu. Sokrates’in minik bir büstü! Löw imzalı bir Fenerbahçe flaması, 100. yılın şampiyon kadrosunun imzaladığı bir forma, küçük kırmızı bir karton kutuda hayatımın en ilginç armağanları, tablolarım ve bir cevşen-i gazetecinin çalıştığı yerde, gerektiğinde kısa sürede toplanıp kapıyı çarpıp çıkacak kadar az eşyası olması gerektiğine bir odada yedi yıl çalıştıysan ve küçüklükten kalan bir “Sakla samanı, gelir zamanı” alışkanlığın da varsa birikim insanı şaşırtacak derecede kullanılmış zarflar, onlarca not defteri, kalemler, “memory stick”ler, CD’ bir bölümünün bir film şeridi halinde yeniden gözümün önünden akıp gitmesini sağladı küçük ve değersiz şeylerdi belki ama ruhumun derinliklerinde hepsine ayrılmış özel bir oda olduğunu fark etmem için onların varlığından yeniden haberdar olmam gerekirmiş meğerse. Gerçekten yaşanmış bir hayatın ölçüsü de bu olmalı yıllar geçtikten sonra gördüğün bir küçük kâğıt parçasının sende çağrıştırdıklarının gerçekten hatırlanmaya değer bir şey benim için bir değeri vardı, değişik anılar odaları daha ne kadar kendim toplayabileceğim son geldiğinde en son çalıştığım odayı başkaları toplayacak. Bu, evdeki bir oda da olabilir, yine böyle bir gazete binasındaki bir oda o odayı toplamaya girenler her kim olacaklarsa birikmiş o kâğıtlara ve ıvır zıvırlara boş gözlerle bakacaklar. Benim için ne kadar önem taşıdığını asla bilemeyecekleri kâğıtları, notları, kaldırıp bir kenara iyi de olsa, kötü de olsa bir anı barındırmayan her nesnenin aslında ne kadar değersiz olabileceğini bir tek onlar bir devrin sonuna geldikHÜRRİYET Medya Towers yakında yıkılacak ve yerine son yılların modasına uygun olarak “rezidans ve alışveriş merkezi” Türklerin çalıştığı, Türkçe gazete ve dergiler yayınlanan bir binanın adı neden “medya towers” oldu, hiç bilemedim. Herhalde daha “havalı” bulunuyor, binalara böyle İngilizce isimler koymak. Bir-iki sefer bunu yazdım ama beni zaten kim dinliyor ki bu konuda da dinlesinler!Bu binanın temelinde bir adet lira metal param var. Temel atma törenine gelirken eskiden Koçman çiftliğinin bulunduğu bölgede otomobilimiz çamura saplandığı için geç kalmıştık. Temele atılacak altınları rahmetli Ergil Tezerdi Ağabey ve Hulki İlgün Ağabey kaptığı için ben de cebimden çıkarıp bir lira binada çok anım var. Cağaloğlu’ndaki Hürriyet binasında, bu kulelerin mimarı Aydın Boysan’a “yeni binada neler olsun isterdik” diye anlatmamızın üzerinden yıllar şimdi Milliyet’in eski binasını yeniledi, oraya taşınıyor. Dergilerimiz ise bu kez bir başka “towers”ta, Trump’da kez daha sapasağlam bir binanın yıkıldığına tanık olacağız. Yıkmaya ve yeniden yapmaya ne kadar meraklıyız. Bir araştırmada okumuştum, Ankara’daki bina stoku 50 yıl içinde üç kere yıkılıp, yenilenmiş. Ben bu araştırmayı okuduktan sonra dördüncü tura dönüldü mü kafalı değilim, yeni şeyler elbette yapılmalı. Ama Madrid’de, Roma’da neredeyse yüzyıllık binalarda faaliyet gösteren gazeteleri görünce kıskanmıyor da binayı ilk gezen devlet adamı da Türkmenbaşı Saparmurat Niyazov olmuştu. O yıllarda yeni yapılmış bu binadaki cicilerimizi göstermek için insanları davet etmek gibi bir alışkanlık da gelişmişti. Yeni kurulmuş Türkmenistan’ın başkanıydı ve binayı gezerken dönüp şöyle sormuştu “Bu bina devletin mi, şahsın mı?”Yıllar süren komünist dönemden çıkmış bir devlet yöneticisinin, böyle kocaman bir binayı bir şahsın yaptırmış olabileceğine ihtimal vermesi kolay değildi 20 yıl süren “İkitelli plazalar dönemi” kendi hesabıma doğrusunu isterseniz artık işe metro ile gidip gelebileceğim için mutluyum, bu binadaki hiç unutamayacağım anılarım benimle olacak nasıl olsa! Yakar Geçerim LyricsYine yüzünden düşen bin parçaDalıp dalıp uzaklara iç çekiyorsunEğer bıçak kemiğe dayandıydaNiye bu amansız acıya göz yumuyorsun?Akıl kârı değil ızdırabın böylesiBu aşk değil ızdırabın ta kendisi!Ben senin yerinde olsamUfak ufak uzarım durmamPılımı pırtımı toplar giderim!Bakmam göz yaşına bakmamBir dakika bile katlanmamSevene zulüm edeni ezer geçerim yakar geçerimO hâlden anlamıyormuş sanıyorsamSen niye üzülüp kahroluyorsun?Bu sonucun vebali onun boynunaBırak inceldiği yerden kopsun!Akıl kârı değil ızdırabın böylesiBu aşk değil esaretin ta kendisi!Ben senin yerinde olsamUfak ufak uzarım durmamPılımı pırtımı toplar giderim!Bakmam gözyaşına bakmamBir dakika bile katlanmamSevene zulüm edeni ezer geçerim yakar geçerimSevene zulüm edeni yakar geçerimSevene zulüm edeni ezer geçerimSevene zulüm edeni yakar geçerim! Pılımı pırtımı toplayıp kendimden gidesim var More you might like Dünyada kazanmış görünüp de ahirette kaybedenlerden eyleme Allah’ım yerini bulmak nasip meselesidir. Allah'ım kalbimi rızan ile çiçeklendir. Hz. Hatice’nin duasına tutunuyorum sımsıkı “Allahım bizi kendine ve sevdiğine yakın kıl.” • ne zaman Allâh’ın bana verdiği nimetleri saysam, seni iki kere sayıyorum. “Nasıl tutayım ki ruhumu değmesin diye seninkine?” Sahteliğin tüm zamanların rekorunu kırdığı bir devir. -Franz Kafka “Yara en çok iyileşirken sızlar.” ‎Mesafeler sevgiye engeldir diyenlere, ben hep Seni anlattım Efendim ﷺ.

pılımı pırtımı toplayıp giderim sözleri