🦬 Gebelikte Ilk 3 Ay Ilaç Kullanımı

Gebelikte antibiyotik kullanımı da anne adaylarının dikkat etmeleri gereken konulardan birisidir. Bu nedenle uzman doktorlar, anne adaylarının gebelik döneminde alacakları ilaçlara çok dikkat etmeleri gerektiğini vurgularlar. Organoluşumlarının başladığı bu hassas dönem, 60 gün boyunca sürer. Yani ilk 3 ay ilaç kullanımında daha hassas olmak gerekir. Yalnız bu bilgi, sonraki dönemlerde ilacın bebeğe etkisinin tamamen azalacağını göstermez. Hamileliğin her döneminde ilaç kullanımı hassas bir konudur. Gebelikte ilaç kullanımı Birçok internet sitesi, hamilelik sırasında alınması güvenli olan ilaç listelerini yayınlar. Ancak listelenen birçok ilaç için, gebelik sırasında kullanım güvenliği veya riskini belirlemek için yeterli bilgi yoktur.Bazı hamile kadınlar sağlık koşullarını tedavi etmek için ilaç kullanmalıdır. Gebelikteantibiyotik kullanımı çok özel bir durumdur ve ihtiyaç olmadıkça kullanılmamalıdır. Bazı antibiyotikler kesinlikle kullanılmamalıdır: Tetrasiklin, Doxycycline (tetradoks tb, monodoks tb), Ciprofloxacine (cipro ), Ofloxacine (oflocide), Cotrimoxazole (Bactrim ..İlk 3 ay için alınmamalı). Gebelikte sıklıkla kullanılan ilaçlardan örnekler Gebelik dönemi hiç bir şekilde ilaç kullanılmaması gereken bir dönem değildir. Anne adaylarının çeşitli yakınmaları olduğunda bu yakınmaları gidermek amacıyla (bulantı, mide yanması, başağrısı gibi) ya da bir hastalığa yakalandıklarında hastalığı tedavi etmek amacıyla (idrar yolu enfeksiyonları, şeker GebelikteBeslenme . Hamilelik (Gebelik) Döneminde Bitkisel İlaç Ve Hap Kullanımı . Bitkisel ilaçlar birçok ülkede yüzyıllar boyunca çok çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Bitkisel ilaçlar avrupa ve amerikada çoğunlukla natüropatlar, homeopatlar, bitki ve diğer sağlık bakım uzmanl Gebelikte Yanlış İlaç Kullanımı Bebeğe Ne Tür Zararlar Verir? Gebelik sırasında kullanılan yanlış ilaçların bebek üzerinde oluşturabileceği hasarlar, ya bir organda işlev kaybı ya da bir organın tamamen kaybedilmesi şeklinde olabilir. Veya bütün organları yerinde olur, bebek küçük, gelişmemiş olarak doğabilir. Gebelikte ilaç ve kimyasal kullanımı. Yazın artan göz yaralanmalarından basit önlemlerle korunma önerisi. Rusya'da ilk maymun çiçeği vakası tespit edildi. "Yoğun sıvı kaybı baş ağrısı ve mide bulantısına yol açıyor" uyarısı. Reklam Kurulu, tüketiciyi aldatıcı tanıtımlara 6 ayda 22,8 milyon lira ceza kesti. Gebelikte en sık yaşanan mide barsak sorunlarını gebelik aylarına göre ayırabiliriz İlk üç ay içinde yaşanan sorunlar Bulantı ve kusmalar Postadoksin tab günde 3-4 kez Emedur tab günde 3-4 kez Metpamid tab günde 3-4 kez Rennie duo şurup veya tablet günde 4-6 kez 1-2 ölçek Talcid surup veya tablet günde 4-6 kez 1-2 ölçek uHLKlGT. Gebelik döneminde kadınların en çok korktuğu ve kadın doğum uzmanlarına en çok sorulan konulardan biri gebelikte ilaç kullanımı, hangi ilaçlar kullanılabilir ve bebeğe zararı var mıdır?. Bunun yanında diğer sık sorulan ve merak edilen konu ise gebe olduğunu henüz anlamadığı dönemde kullanılan ilaçların bebeğe ne tür etkileri olabileceğidir. Gebe kalınan ilk haftalarda kabul gören görüşe göre ya hep ya hiç kuralı geçerlidir. Yani gebeliğin en başlarında hatta gebe olduğunu bilmediği dönemlerde anne adaylarının kullandığı ilaçlar ya olumsuz etki ederek düşüğe neden olur ya da herhangi bir etkileri olmaz. Bu nedenle ilaç kullanan anne adayları gebe kaldıklarını öğrenir öğrenmez mutlaka bir kadın doğum uzmanına danışmalıdırlar. İlaçlar kişinin genetik yapısına, bebeğin göstereceği tepkiye, gebeliğin haftasına, kullanılan miktara veya süreye göre farklı etkiler gösterebilirler. Yani her gebelikte aynı ilacın etkisi farklı olabilir. Anne adayının başka bir hastalığı olup olmadığı ve kullanmakta olduğu diğer ilaçlar da yan etki riskini etkiler. Çünkü ilacın vücutta kalma süresi değişir ve yan etki riski de bunla orantılı olarak değişir. Gebelik döneminde ilaçların zararlı etkileri konusunda gebeler üzerinde bir çalışma yapmak mümkün olmadığı için, bu konudaki bilgilerimiz daha çok yapılan hayvan deneyleri, vaka bildirimleri ve daha önceki kayıtların incelenmesine dayanmaktadır. Uzun süredir kullanılmakta olan ilaçlar ile ilgili bilgiler ise kullanan hamile bayanlardan elde edilmiş ve risk oranları belirlenmiştir. Böylece ilaçlar Amerikan Gıda ve İlaç FDA tarafından hamilelik döneminde kullanıldığında olası riskler nedeniyle çeşitli sınıflara ayrılmıştır. Buna göre A ve B grubunda yer alan ilaçlar rahatça kullanılabilir. C grubu ilaçların hamilelerde kullanımı için yeterli bilgi yoktur, ancak zorunlu hallerde kullanılabilir. D ve X grubu ilaçlar ise bebekte anomaliye yol açabilirler ve kullanılmamalıdırlar. Her yıl yenilenen bilgiler bir kitapta toplanarak yayınlanır. Hekimler bu kitap ya da yeni yayınlar/internet yardımıyla ilaçların yan etkilerini takip edebilirler. Gebelik dönemi hiçbir şekilde ilaç kullanılmaması gereken bir dönem değildir. Gebelik döneminde ilaç kullanırken mutlaka doktor eşliğinde ve kara/zarar hesaplaması yapılarak ilaçlar kullanılmalıdır. Gebelikte sık kullanılan ilaçlara değinecek olursak, gebeliğin ilk 3 ayında vitamin takviyesi olarak folik asit yeterlidir. 3. Aydan sonra da multi-vitamin takviyesine başlanabilir. Ayrıca gebeliğin başlarında en sık kullanıan diğer bir ilaç türü de bulantı/kusmaları önlemek amacıyla olanlardır. Günümüzdeki ilaçlar gebelikte güvenle kullanılabilir ancak mutlaka bir doktor tavsiyesiyle ilaçlar kullanılmalıdır. Mide yanması için kullanılan anti-asidet ve mide koruyucularının bir kısmı yine doktor eşliğinde gebelikte kullanılabilir. Bu ilaçlar hakkında günümüze kadar henüz ciddi bir yan etkisi bildirilmemiştir. Ağrı kesici ilaçlar da genel de ilk 3 ay kullanılmamaya özen gösterilmeli kullanılması gerekirse de parasetamol türevi ilaçlar gebelikte bir doktor eşliğinde kullanılabilirler. Antibiyotiklerden penislin türevi olanlar yıllardı gebelikte yaygın kullanılmaktadır ve ciddi bir yan etkisi gösterilmemiştir. Önemli olan gereksiz yere antibiyotik kullanımdan kaçınmaktır ve mutlaka bir doktora danışarak antibiyotik kullanılması gerekliyse ilaca başlanmalıdır. Antidepresan ilaçların bir çoğu gebelikte kullanılmamalıdır fakat grup b ve c kategorisinde olan antidepresanlar 2. Trimesterdan sonra psikiyatrist eşliğinde kullanılmaya başlanabilir eğer anne sağlığı için kullanılmaları gerekliyse. Sonuç olarak ilaçlar bu yazıya sığdıramayacağımız kadar geniş bir grubu oluşturmaktadır. Gebelik döneminde mutlaka doktorunuza danışarak ilaç kullanmalıyız ve gereksiz ilaç kullanımından mümkün olduğunca özellikle gebeliğin ilk 3 ayında kaçınmaya çalışmalıyız. Hamilelik, 38-40 hafta süren bir yolculuk… Bebek doğmaya hazır hale gelene kadar hem annede, hem de bebeğin kendisinde pek çok değişim meydana gelir. Bu değişimleri sınıflandırabilmek için gebelik 3 dönemde incelenir ve bu dönemlerin her birine "trimestr" adı verilir. "Birinci Trimestr" ilk 12 haftayı içerir. "Ikinci Trimestr" 13-27. haftayı içerir. "Üçüncü Trimestr" 28-40. haftayı içerir. İLK ÜÇ AYLIK DÖNEM 1. Trimestr, Ilk 12 hafta Gebelik sırasında yapılan muayenelerin en kapsamlısı ilk muayenedir. İlk muayeneye giderken evde bütün inceleme ve belgeler gözden geçirilmelidir; Tıbbi özgeçmiş kronik bir hastalık varlığı, geçirilmiş önemli bir hastalık veya ameliyat, kullanılan ilaçlar, ilaç alerjileri dahil alerjiler, ailenin sağlık durumu genetik veya kronik hastalıklar, yaş, sigara ve alkol gibi alışkanlıklar, kadın-doğum hastalıklarıyla ilgili deneyimler adet düzeni, doğumlar, düşükler, kürtajlar, doğum ve düşüklerin nasıl seyrettiği gibi. Bedensel belirtiler • Adet kanamasının kesilmesi • Yorgunluk ve uykusuzluk • Sık idrara çıkma • Kusma ile birlikte veya kusma olmaksızın bulantı olması, tükrük salgısında artış • Midede yanma, şişkinlik veya hazımsızlık • Kabızlık • Yiyeceklere karşı aşırı istek veya isteksizlik • Memelerde dolgunluk, şişkinlik, duyarlılık, gerginlik, meme ucunda koyu renkli bölgenin daha da koyulaşması, memeye gelen kan akımının artmasına bağlı damarların görünür hale gelmesi • Adet öncesi dönemdekine benzer duygusal değişiklik hali çabuk sinirlenme, duygulardaki hızlı değişmeler, ağlamaklı olma veya ağlama Yorgunluk Bir gebenin kendini yorgun hissetmesi doğal bir durumdur. Bunun önemli bir nedeni bedenin, bebeğin yaşam destek sistemi olan ve oluşumu gebeliğin üçüncü ayında tamamlanacak olan plasentayı oluşturuyor olmasıdır. Gebelik sürecine tam uyum sağlanana ve plasenta oluşana kadar geçen süre içinde daha fazla enerjiye ihtiyaç vardır. Bu sebeple gebe bir kadın gün içinde çok fazla ayakta kalmamalı, akşamlarını kendini yormayacak uğraşlarla geçirmelidir. Dördüncü aydan sonra yorgunluk azalacak, son aylarda tekrar artacaktır. Demir, protein ve kalori eksikliği gebeliğin ilk aylarındaki yorgunluk hissini artırabilir. Günlük alınması gereken besinlerin tam olarak alındığından emin olunmalıdır. Yorgunluğu azaltmak için kafein, şekerleme gibi besinler tüketilmemelidir. Bu tarz gıdalar geçici olarak iyilik hali yaratsa da bir süre sonra kan şekeri aniden düşecek ve öncekinden daha yorgun hissedecektir. İşyerindeki ya da evdeki yetersiz ışıklandırma, havasız ortam veya aşırı gürültü yorgunluğa yol açabilir. Yorgunluk bazen hareket eksikliğine de bağlı olabilir. Kısa yürüyüşler, hafif egzersizler yapılmalıdır. Yorgunluk çok şiddetliyse, özellikle baygınlık, solgunluk, nefes darlığı ve çarpıntı ile birlikte oluyorsa mutlaka doktora danışılmalıdır. Depresyon Gebelerin çoğunda salgılanan hormonlara bağlı ruhsal dalgalanmalar olabilir. Bu ruhsal oynamaların belirgin bir tedavisi yoksa da; şeker, çikolata ve kafeinden uzak durmak, egzersiz yapmak, duyguları konuşarak veya ifade ederek çevreyle paylaşmak yararlı olabilir. Bulantı ve kusma Bulantı ve kusma gebelikte olağan sayılan bir durumdur ama mutlaka yaşanacak demek değildir ve nadiren bebeğe zarar verecek düzeyde beslenme yetersizliğine yol açar. Gebeliğe bağlı bulantı kusmaların çoğunluğu üçüncü aydan sonra kaybolur ama bazı gebelerde özellikle çoğul gebeliklerde gebelik boyunca devam eder. Bulantı kusmaların en iyi yanı hormonların görevlerini yaptığının bir göstergesi olmasıdır. Gebeliğin ilk 3 ayında gebelik hormonu olan B-hcg’nin yüksek olması, rahim kaslarının gerilmesi, sindirim sistemindeki kas dokusunun gevşemesi ve midede aşırı asit salımı bulantı kusma nedeni olarak görülmektedir. Azalmak için; Protein açısından zengin beslenilmeli. Kusma yoluyla aşırı sıvı kaybediliyorsa bol sıvı alınmalı. Sürekli sıvı almanın mide bulantısını artıracağı düşünülüyorsa turuçgiller, lahana, kavun gibi bol sulu katı gıdalar tercih edilebilir. Mide bulantısını artıracak görüntü, koku ve tatlardan uzak durulmalı. Sabah bulantılarını artırdığı bilinen sigara dumanından uzak durulmalı. Acıkmayı beklemeden sık sık yenmeli. Bir gün içinde 3 ana öğün yerine daha hafif 6 öğün tercih edilmeli. Bulantı nöbetlerinden önce yemek yemeğe çalışılmalı. Bu olası bir bulantıyı önleyebilir ya da şiddetini azaltabilir. Sabah yataktan kalkmadan 20 dk önce galeta, kraker veya kuru üzüm yenebilir. Yatağın baş ucunda bu tür gıdalardan bulundurulmalı. Uyku ve dinlenmeye daha fazla zaman ayrılmalı. Sabah yavaş hareket edilmeli. Stresten uzak durulmalı. Yoğun stres altındaki kadınlarda bulantı kusma daha sık görülmektedir. Artmış tükürük salımı Gebelikte sık görülen bir durumdur. Sabah bulantıları olan kadınlarda daha sık görülür. Mentollü diş macunu ile diş fırçalamak, ağzı çalkalamak, sakız çiğnemek yararlı olabilir. Sık idrara çıkma Gebe kadınlar gebeliklerinin ilk ve son 3 ayında sık idrara çıkmak zorunda kalırlar. Bunun sebebi vücutta toksin birikmemesi için böbreklerin daha hızlı çalışıyor olması ve vücut sıvı hacminin artmasıdır. Başka bir nedeni ise idrar torbasına komşu olan rahmin büyüdükçe yaptığı baskıdır. Gebeliğin 4. ayından sonra rahim karın içine doğru yükselir, mesaneye yaptığı basınç azalır. Gece sık idrara çıkmaktan şikayetçi olanlar yatmadan 2-3 saat önce sıvı alımı kesilmelidir. Bunun dışında kesinlikle sıvı kısıtlaması yapılmamalı, gün boyu bol sıvı alınmalıdır. İdrar yaparken öne doğru eğilmek idrar torbasının tam olarak boşalmasını sağlar. Memelerdeki değişiklikler Memelerin giderek büyümesi ve duyarlılaşması östrojen ve progesteron salınımındaki artışa bağlıdır. Hassasiyet 3. Veya 4. ayın sonunda ortadan kalkar. Meme ucunun etrafındaki koyu renkli bölge daha da koyulaşır, genişler ve üzerinde koyu renkli pütürler oluşur. Meme üzerinde renkli bir harita oluşturan derialtındaki toplardamarlar belirginleşir, doğum veya emzirme sonrasında normale döner. Memeleri iyi destekleyen bir sütyen göğüs ağrılarını azaltabilir. Ayrıca geceleri memelerdeki ağrı için uyurken de sütyen takılabilir. Kasık ağrısı Hafif kramplar, ağrılar veya karnın her yanında hassasiyet rahmi destekleyen kasların gerilmesinden dolayıdır. Bu kramplar şiddetlenmediği, sürekli olmadığı veya kanamayla birlikte olmadığı sürece endişelenecek bir durum yoktur. Vajinal kanama Döllenmeden yaklaşık 10 gün sonra adetin beklendiği günlerde döllenmiş yumurta rahim duvarı içine yerleşmeye çalışırken hafif bir kanama görülebilir. Karnın orta alt kısmında kramp ve ağrıyla birlikte olan kanamalarda veya kanama adet kanaması kadar şiddetli ise mutlaka bir uzmana danışılmalıdır. Kabızlık Gebelikte hormon düzeylerindeki artışa bağlı olarak bağırsak kas dokusundaki gevşeme ve büyümekte olan rahmin bağırsaklara baskı yapması nedeniyle kabızlık çok sık görülür. Saflaştırılmış gıdalardan kaçınıp lif bakımından zengin taze meyve ve sebzeler, kepekli gıdalar, ekmekler ve baklagiller, kuru meyveler tüketilmesi kabızlık şikayetini azaltabilir. Diyet alışkanlıklarının değişmesine rağmen şikayet geçmezse yemeklere buğday kepeği eklenebilir. Önce yemeklerin üzerine serperek başlanıp 2 yemek kaşığına kadar çıkılabilir. Bol su içmek dışkıyı yumuşatır ve besinlerin sindirim sisteminde kolayca hareket etmesini sağlar. Günlük hayatın rutinine 1 saatlik yürüyüş eklemek de kabızlığı azaltmakta yararlı olacaktır. Gebelik dönemi var olan süreğen rahatsızlıklar diyabet, astım, romatizmal hastalıklar vb. veya gebelik ile birlikte gelişen yeni durumlar bulantı, kusma, hipertansiyon, vb. nedeniyle çeşitli ilaçların yaygın olarak kullanıldığı bir dönemdir. Dünya Sağlık Örgütü DSÖ gebe kadınların %90’ının reçeteli, reçetesiz, sosyal sigara, alkol, vb. ve uyuşturucu gibi yasa dışı maddeler kullandığını bildirmiştir. Ancak, unutulmamalıdır ki ilaçlar gebeliğin bütün dönemlerinde fetüs dölüt üzerinde zararlı etkiler oluşturabilirler; doğurganlık dönemindeki bir kadına ilaç verilirken bu durum mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. İlaçlar gebeliğin ilk trimesterde üç aylık dönem bir organ veya vücudun daha büyük bir bölümünde doğuştan veya daha sonra gelişen yapısal bozukluklara neden olabilir ki bu duruma “teratojenez” adı verilir. İlaçların teratojenik etkileri bakımından gebeliğin 3–11. haftası arasındaki dönem özellikle en tehlikeli dönemdir. Gebeliğin 2-3. trimesterinde kullanılan ilaçlar ise fetüsün büyümesini ve işlevsel gelişimini etkileyerek fetüs dokularında zararlı etkiler oluşturabilirler. Doğumdan hemen önce veya doğum eylemi sırasında verilen ilaçların da, doğum eylemi ya da doğumdan sonra yenidoğan üzerinde istenmeyen etkileri olabilir. Dolayısıyla, gebelik süresince anneye yararı, fetüse vereceği zarardan çok olması beklenen ilaçlar önerilmeli, ilk trimesterde mümkünse hiç ilaç kullanılmamalıdır. Ayrıca, yeni veya denenmemiş ilaçlardansa, gebelikte yaygın olarak kullanılmış ve genellikle güvenli olduğu kabul edilen ilaçlar kullanılmalıdır ve etki gösteren en düşük doz seçilmelidir. Öte yandan, son yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte döllenmeden sonraki ilk 11–14. haftalar arasında fetüste oluşan bozukluk ultrasonografiyle belirlenebilmektedir; bu durumda aile gebeliği sürdürme veya sonlandırma konusunda karar verebilmektedir. laçların gelişim bozukluklarına neden olması, ilaca maruz kalınan dönem ile yakından ilişkilidir. İnsanlarda toplam gebelik süresi yaklaşık 267 gündür. Döllenmeden doğuma kadar gebelik sürecinde üç dönem ayırt edilir Preembriyonik dönem, Embriyonik dönem ve Fetal dönem. Preembriyonik dönem, gebeliğin ilk 18 gününü kapsar. Bu dönemde fetüsün ilaçlardan etkilenmesi açısından “ya hep ya hiç” prensibi geçerlidir. Bu dönemde ilaca maruz kalınması, kalıcı bir zarar oluşturacak düzeyde ise embriyonun ölümüne neden olur. Tersi durumda, embriyo zarar görmeden normal gelişimini sürdürebilir. Embriyonik dönem, teratojenite bakımından en duyarlı olan dönemdir. Sinir plağının oluşmasından damağın kapanmasına kadar olan, döllenmeden sonra 18–21. günler arasında başlayıp, 55–60. güne kadar olan 36 günlük bir dönemi kapsar. Bu dönemde hücreler doku ve organları oluşturmak üzere farklılaşırlar ki bu olaya “organojenez” adı verilir. Bu dönem içerisinde teratojen bir maddeye maruz kalınması, embriyoda organ zedelenmelerine neden olur. Teratojenik etkili ilacın alındığı günde, oluşumu en etkin durumda olan organ ya da yapının zedelenmeye uğrama olasılığı en çoktur. Gebeliğin bu döneminde alınan bir ilaç, alındığı güne göre değişik yerlerde bozukluklara yol açar. Fetal dönem, organojenezden sonra gelen ve doğuma kadar olan dönemdir. Fetal dönemde organlar gelişme gösterirler ve işlevsel bakımdan olgunlaşırlar. Bu dönemde ilaca maruz kalınması organların büyümesinde ve işlevlerinde bozukluk yapabilir. Annenin gebeliği süresince kullandığı ilaçlar anne kanından fetüsün dolaşım sistemine “plasenta” aracılığı ile geçer. Plasenta döleşi, etene anne ile fetüs arasındaki madde alışverişi, solunum, metabolizma, atılım ve hormonal etkinliğin sürdürülmesinde etkili olan, gebeliğin sürmesini sağlayan hormonları sentezleyen bir yapıdır. Plasenta, anne ile fetüs arasında engel oluşturmaz; bundan dolayı, fetüsü zararlı maddelerden koruyan bir tabaka değildir. Öte yandan, anneden fetüse besin, metabolit, oksijen, ilaç ve zenobiyotik gibi birçok madde plasenta yolu ile kolaylıkla geçebilir. Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi Food and Drug Administration; FDA tarafından ilaçlar için fetal risk kategorilerini aşağıdaki gibi sınıflandırılmıştır. A Kadınlarda yapılan kontrollü çalışmalarda ilk trimesterde fetüs üzerine risk veya fetal zedelenme oluşturmadığı bildirilen ilaçlar B Gebe kadınlarda kontrollü çalışmaları yapılmamış olsa da, hayvan çalışmalarında fetüs üzerinde risk oluşturmadığı gösterilen ya da hayvan çalışmalarında fetal risk oluşturduğu gösterilen, ancak gebe kadınlarda yapılan kontrollü çalışmalarda risk oluşturmadığı bildirilen ilaçlar C Hayvan çalışmalarında fetal risk oluşturduğu gösterilen, ancak kadınlarda kontrollü çalışmaları yapılmamış olan ya da kadınlarda veya hayvanlarda yeterli çalışmaları yapılmamış olan ilaçlar D Fetal riski pozitif olan, ancak bazı durumlarda yararı riskine göre daha çok olan ilaçlar X Hayvan ve insan deneylerinde fetal riski açıkça ortaya konmuş olan ve gebe kadınlarda riski açık bir biçimde yararına oranla daha çok olanlar FDA tarafından yapılan bu sınıflandırmaya giren ilaçlar ile ilgili bilgiler hızla değiştiğinden ve yeni klinik deneyimlerin ışığında bir ilacın kategorisinin her zaman değişebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. A, B, C, D ve X kategorilerinin tümü olağan koşullarda ve olağan dozlarda ilaçların kategorize edilmesinden oluşturulmuştur. Doz veya doz aşımı durumlarında bütün ilaçların daha az güvenli bir kategoriye girmesi olasıdır. Örneğin, steroit yapıda olmayan yangıya karşı etkili ilaçlar diklofenak, fenoprofen, flurbiprofen, ibuprofen, indometasin, meklofenamat, naproksen, piroksikam ve sulindak gibi gebeliğin 1-2. trimesterinde B, son trimesterde ise D kategorisinde yer alır. Etodolak, meloksikam ve nabumeton gibi ilaçlar ise gebeliğin 1-2. trimesterinde C, son trimesterde ise D kategorisinde yer alır. Başlıca hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar [benzazepril, enalapril, irbezartan, kaptopril, kinapril, lizinopril, lozartan, perindopril ve silazapril gibi anjiyotensin dönüştürücü enzim ADE inhibitörleri ile telmizartan, trandolapril ve valzartan gibi anjiyotensin reseptör blokörleri] 1. trimesterde C, 2-3. trimesterde D kategorisi içinde yer alırlar. E vitamini ise 15 günden az kullanılırsa A, uzun süreli kullanılırsa C kategorisinde yer alır. Gebelik sırasında maruz kalınan bir ilaç veya bileşiğin gelişmekte olan fetüs üzerinde yapısal bozukluk oluşturması durumuna “teratojenite” adı verilir. Teratojenik etki, embriyonik ve fetal gelişim, annenin patofizyolojik özellikleri ve embriyonun genetik özellikleri gibi birçok etkene bağlı olarak ortaya çıkar. Fetüsün büyüme ve gelişmesinde bozukluklara neden olan kimyasal ilaç, keyif verici madde, çevre kimyasalları vb., fiziksel Röntgen ışınları, radyoaktif izotoplar, vücut sıcaklığının yükselmesi vb. ve canlı virüs vb. etkenlere “teratojen” adı verilir. Teratojen maddeler ovülasyondan yumurtlamadan sonraki 13. günden sonra organların gelişme düzeyine bağlı olarak embriyo ve fetüste doğuştan bozukluklar, işlevsel anormallikler, büyüme geriliği, zeka geriliği, kanser ve mutasyon DNA’da, genlerde veya kromozomlarda oluşan zedelenmeye bağlı olarak ortaya çıkan ve sonraki kuşağa aktarılabilen kalıcı hücresel değişiklik gibi istenmeyen etkilere neden olabilirler. Öte yandan, doğuma yakın günlerde ve doğum eylemi sırasında ilaçların fetüs üzerine etkileri geçicidir ve teratojenik etki sayılmazlar. Örneğin, bu süre içerisinde morfin gibi narkotik uyuşturucu analjeziklerin ağrı kesicilerin kullanılması, bebeğin solunumunun baskılanmış olarak doğmasına neden olabilir. İlaçların teratojenik etkileri üzerinde embriyonik ve fetal gelişim döneminden başka, ilacın dozu, alınma sıklığı, uygulama yolu ve süresi, plasentaya geçiş oranı, aynı anda başka ilaçlara veya çevresel etkenlere maruz kalma, embriyonun genetik duyarlığı, gebe ile ilgili durumlar diyabet vb. önemli rol oynayan etkenlerdendir. İlaçlardan başka, gebelik döneminde bitkisel ürünler de gerekmiyorsa kullanılmamalıdır. Özellikle, kanseri, kanama sorunu, diyabeti, epilepsisi, glokomu göz tansiyonu, hipertansiyonu, psikiyatrik hastalığı, Parkinson hastalığı ile kalp, karaciğer ve tiroit hastalığı olanların bitkisel ürünlerin kullanmaması gerekir. Bitkisel ürünleri kullanan ve cerrahi girişim geçirecek olan kişiler bu durumu mutlaka doktorlarına belirtmelidirler; çünkü bitkisel ürünler kanama ve anestezide bazı sorunlara yol açabilmektedir. Bu gibi durumlarda bitkisel ürünün 2 hafta önceden kesilmesi gerekmektedir. İlaçlar emzirme döneminde de anneden bebeğe süt ile geçebilir. • Anne ile ilgili etkenler • Sütün içeriği ve asitlik derecesi, • Meme kan akışı, • Annenin ilaç metabolizması vb., • İlaç ile ilgili etkenler • İlacın molekül ağırlığı, • Kan proteinlerine bağlanma oranı, • Yağda çözünürlüğü, • Doz ve doz aralığı, • Formülasyonu, vb, • Bebek ile ilgili etkenler • Tüketilen süt miktarı, • Mide-bağırsak kanalının asitlik derecesi, • Mide-bağırsak kanalı florasının değişmesi, • Mide-bağırsak kanalından geçiş süresinin uzaması, • Safra tuzu ve pankreas enzimlerinin azalması, • İlaçların bebeğin kanındaki proteinlere bağlanmasının azalması, • Vücut sıvılarının miktarının çok olması, • Karaciğer ve böbrek yolu ile atılımın düşük olması, vb. emzirilen bebeğe geçen ilaç miktarında değişikliğe neden olabilir. Sonuç olarak, annenin kullandığı herhangi bir ilaç, annede süt üretimini artırabilir veya azaltabilir, ayrıca bebekte de kullanılan ilacın türüne bağlı olarak çeşitli bozukluklara neden olabilir. Gebelik ve emzirme dönemlerinde ilaç kullanımı ile ilgili sorunlar arasında ilaçların emilimi, dağılımı, metabolizması ve atılımındaki değişiklikler, tedavisi gereken tıbbi sorunların tedavi edilmemesi, yanlış ilaç verilmesi/kullanılması, düşük/ yüksek/toksik dozda ilaç kullanılması, yetersiz ilaç kullanılması, yetersiz diyet, ilaç yan etkisi, kendi kendine tedavinin yaygınlığı, ilaç-ilaç, ilaç-hastalık, ilaç-gıda ve ilaç-bitkisel ürün etkileşmeleri, endikasyon olmaksızın ilaç kullanılması ve hasta uyuncunda yetersizlik ilaç alma zamanlarını yeterince iyi izleyememe, ilaç kullanımının nasıl olacağının iyi anlaşılamaması, dengesiz beslenme vb. bulunur. Gebelik ve emzirme dönemlerinde ilaç kullanımı açısından aşağıda belirtilen durumlara mutlaka dikkat edilmelidir • Gebeliğin ilk 3 ayında ilaç kullanımından olabildiğince kaçınılmalıdır. • Gereksiz durumlarda ilaç kullanımından kaçınılmalıdır soğuk algınlığı, akne vb. durumlar ya da rahatsızlığı tetikleyecek etkenlerden uzak durulmalıdır örneğin, migreni tetikleyen dış etkenlerden kaçınılmalıdır. • İlaç tedavisinin kesinlikle gerekli olduğu durumlarda, yeni ilaçlardan çok, bilinen ve gebelik döneminde güvenli kabul edilen ilaç grupları yeğlenmelidir. İlaçlar olabildiğince A ve B kategorisindeki ilaçlardan seçilmelidir. • Teratojen etki potansiyeli yüksek olanlar yerine, teratojenik olmayanlar seçilmelidir. • Tedaviye karar verildikten sonra hastalığı tedavi edebilecek en düşük dozda ve en kısa süre içerisinde ilaç kullanımı sağlanmalıdır. • İlaç dozu hesaplanırken gebelik dönemindeki farmakokinetik zamana bağlı olarak ilacın emilimi, dağılımı, metabolizması ve atılımı düzeydeki değişiklikler göz önünde ulundurulmalıdır. • Sistemik yol ağızdan, kas içine vb. yerine, yerel olarak uygulanan ilaçlar yeğlenmelidir. • Yarılanma ömrü kısa, kan proteinlerine bağlanma oranı yüksek ve ağız yolundan alındığında emilimi daha düşük olan ilaç grupları yeğlenmelidir. • Birden çok sayıda ilaç kullanımından kaçınılmalı, kullanılacak olan ilaçların sayısı sınırlandırılmalıdır. • Doktora ve eczacıya danışılmadan bitkisel ürün kullanımından kaçınılmalıdır. • Sigara, alkol ve kafein kullanımından kaçınılmalıdır. • İlaçların farmakolojik özellikleri iyi bilinmelidir. • Doz hastanın verdiği yanıta göre ayarlanmalıdır, yani doz "bireyselleştirilmelidir". Gerçekleşebilir bir tedavi hedefi belirlendikten sonra, bu hedefe ulaşılıncaya veya istenmeyen etkiler görülünceye dek doz artırılmalıdır. • Hastanın uygulanan ilaç tedavisine uyma isteği ve derecesi uyuncu artırılmalıdır. Ayrıca, bebeğin ilaca maruz kalması en aza indirmek için emzirme döneminde olan hastalara aşağıda belirtilen uyarılarda bulunulmalıdır • İlacı kullanmayın! • İlaç tedavisini olabildiğince erteleyin! • Süte daha az miktarda geçen ilaçları kullanın! • İlaç kullanmadan önce, başka seçenekleri de düşünün! • Sütteki ilaç derişiminin yüksek olduğu zamanlarda emzirmekten kaçının! • İlaçların geçici olarak kullanıldığı durumlarda emzirmeye geçici olarak ara verin! • İlaçlarınızı bebeğin en uzun uyku döneminden önce alın! • Alkol, sigara ve kafein içeren ürünleri olabildiğince tüketmeyin! • Gerekiyor ise, emzirmeye son verin! KAYNAKLAR 1. Altan M çev. ed.. Katzung & Trevor’s Farmakoloji Examination & Board Review, Güneş Tıp Kitabevleri, İstanbul 2009.2. Kayaalp SO ed.. Rasyonel Tedavi Yönünden Tıbbi Farmakoloji, 12. Baskı, Pelikan Tıp ve Teknik Kitapçılık Tic. Ltd. Şti, İstanbul 2009.3. Kayaalp SO ed.. Türkiye İlaç Kılavuzu, 2007 Formüleri, Turgut Yayıncılık Tic. İstanbul 2007.4. Süzer Ö çev. ed.. Goodman & Gilman, Tedavinin Farmakolojik Temeli. Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul 2009.5. Uydeş-Doğan S, Çarçak N. Gebelik ve Emzirme Döneminde İlaç Kullanımı, Meslek İçi Sürekli Eğitim Dergisi 13-14, 47-59 2005 Gebelikte en çok dikkat edilmesi gereken konuların başında gebelik sürecinde ilaç kullanımı gelmektedir. Hamilelikte ilaç kullanılır mı? Eğer kullanılabilirse hangi tür ilaçlar kullanılabilir? bunlarla ilgili yaptığımız araştırmalarda sizler için hazırladığımız makalemizde tüm detayları vermketeyiz. Elbette gebelikte sigara, alkol ve ilaç kullanımından mümkün olduğunca uzak durmak gerekiyor. Ancak herhangi bir rahatsızlığı bulunan anne adaylarının alabileceği ilaç türlerine göre gebelikte ilaç kullanılır mı? sorusunun cevabını makalemizde bulabilirsiniz. Özellikle anne adayı ve bebeğin sağlığı söz konusu olunca soru işaretleri belirginleşebilir. Hamilelik döneminde ebeveyn adaylarının akıllarına takılan bu sorulardan birisi “Hamilelikte İlaç Kullanılabilir mi?” olmaktadır. Hamilelik döneminde kullanımı güvenli olan bazı ilaçlar bulunmaktadır. Anne adayının sağlık sorunu yaşadığı zaman doktoru ile görüşmesi ve sadece doktorunun tavsiye ettiği ilacı kullanması gerekir. Kullanılan İlaçlar Bebeğe Etki Eder mi? Annenin aldığı tüm besinler, göbek bağından plasentadan doğru bebeğe geçer. Annenin aldığı ilaçlarda da aynı etki görülür. Bazı ilaçlar anneden plasenta yoluyla bebeğe direkt etki eder ve bu durumda bazı ilaçların kullanımı tamamen sakıncalıdır. İlaçlardaki bileşimler bebeğin anne karnındaki gelişimine ya da daha sonra hayatının herhangi bir evresinde etkili olabilir. Bu yüzden hamilelik döneminde doktor tavsiyesi dışında ilaç kullanılmaması tavsiye edilir. Fetüs üzerinde direkt etkili olan aşırı doz ilaçlar, doğum kusurlarına yol açabilir. İlaçlar kan damarlarını daraltabilir. Bu durum plasentanın işlevini değiştirmesine yol açabilir. Hamilelikte kullanılan ilaçlar, rahim kasılmalarına neden olabilir ve erken doğumu tetikleyebilir. Annenin kan basıncını düşüren ilaçlar, plasentadaki kan akışını azaltabilir ve böylece fetüse geçen oksijen ve besin kaynağı azaltır. Bu da bebeğin gelişimine olumsuz bir etki göstermesine neden olabilir. Hamilelik Dönemine Göre İlaç Kullanımı Gebelik dönemlerine göre ilaç etkileri de farklılık gösterir. Bunun için hangi ilacı ne zaman kullandığınıza dikkat etmelisiniz. Anne karnındaki bebek döllenmeden 21 gün sonra annenin aldığı her maddeye aşırı duyarlıdır. Organ oluşumlarının başladığı bu hassas dönem, 60 gün boyunca sürer. Yani ilk 3 ay ilaç kullanımında daha hassas olmak gerekir. Yalnız bu bilgi, sonraki dönemlerde ilacın bebeğe etkisinin tamamen azalacağını göstermez. Hamileliğin her döneminde ilaç kullanımı hassas bir konudur. İlaçlar bebeğe etkileri bakımından sınıflandırılırlar. Doktorlar ilaçların anne ve bebeğe etkisine göre bu ilaçları önerirler. İlaç kategorileri A, B, C, D ve X gruplarına ayrılır. A sınıfı ilaçlar, gebelikte ilaç kullanımı için en güvenli ilaç grubudur. Bu durum B, kısmen C grubu ilaçları için de geçerlidir. D grubu ilaçları annenin hayati tehlike geçiriyorsa ve başka ilaç kullanamıyorsa tercih edilir. X grubuna girenler ise kesinlikle bebeğe zarar veren ve kullanılması sakıncalı olan ilaçlardır. Hamilelikte Antibiyotik Kullanımı Antibiyotikler, bakteri kaynaklı enfeksiyonları tedavi etmek için kullanılan ilaçlardır. Gebelikte kullanımı sakıncalı olmayan antibiyotikler bulunmaktadır. Ancak yalnızca doktorunuzun tavsiyesi ile antibiyotik kullanabilirsiniz. Gebelikte antibiyotik kullanımı ile dikkat etmeniz gereken bazı konular bulunur; Her enfeksiyon belirli bir antibiyotik türü ve doz ile tedavi edilmesi gerekir. Bu sebeple kalan antibiyotiklerinizi ilaç atık kutusuna atmanız gerekir, Doktorunuzun belirttiği doz ve süre dahilinde antibiyotiği kullanmaya devam edin. Kendinizi iyi hissetseniz dahi ilaç kullanımını bırakmayın, Size ilaç reçete eden doktorunuza hamile olduğunuzu muhakkak belirtin, Antibiyotik kullanımında ısrarcı olmayın. Sadece doktorunuzun tavsiyesi ile ilaç kullanın. Gebelikte Antibiyotik Kullanımı Bebeği Etkiler mi? Bebek, doğum kanalından geçerken annenin bakterilerine temas eder ve bağışıklık sistemini oluşturan bakteri florası oluşmaya başlar. Ancak anne adayının hamilelik döneminde antibiyotik kullanması bebeğin doğduğunda sahip olacağı bağırsak florasını etkileyebilir. Yani bebek doğum kanalından geçerken temas edeceği bakteri florası değişebilir. Dolayısıyla anne adayının antibiyotik kullanımı bebeğin başlangıçtaki bağışıklık sistemi gelişimini etkileyebilir. Anne adayı hamilelik döneminde antibiyotik kullandığı takdirde doğumdan sonra bebeğin bağışıklığının desteklenmesi gerekir. Doktorunuzun ya da eczacınızın tavsiyesi ile etkinliği kanıtlanmış probiyotik ve prebiyotik içeren besinler vererek bebeğinizin bağışıklığına doğumdan itibaren destek olabilirsiniz.

gebelikte ilk 3 ay ilaç kullanımı