⚾ Pozitif Bakış Açısıyla Mutluluğu Yakalamak

İlişkiye başlarken iki kişinin de ortak niyetleri birlikte olmak ve mutluluğu paylaşmaktır. Yeni bir işe girdiğinizde niyetiniz kariyer yapmak ya da iyi paralar kazanmaktır. Buraya kadar her şey tamam. Yaşamımız boyunca niyet ediyoruz ve yaşamımızı sürdürüyoruz. Yalnız niyetlerimiz hep anlık ya da soyut kalıyor. Mutluluk kavramı, gözle görülür şekilde hissedilir olduğu gibi bilimsel bakış açısıyla derinlemesine bir araştırma alanı da sunuyor. Dünya genelinde, özellikle Kuzey ülkelerde ise durum biraz farklı. Pozitif psikoloji alanında çalışmaları bulunan Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Tayfun Doğan I INTERNATIONAL SOCIAL SCIENCES AND MUSLIMS CONGRESS / ISSMC-2016 KORKUT TUNA’NIN BAKIŞ AÇISIYLA BATILI BİLGİNİN ELEŞTİRİSİ1 Arş. Gör. Suat ALAN Bingöl Üniversitesi Sosyoloji Bölümü suatalan12@gmail.com Özet Bilginin hikâyesini kurgulayan sosyolojik çalışmalar, modern zamanlarda Batı coğrafyasında ve Batı İnsanlarınolumlu bakış açısının gücünü, iş hayatlarına katmaları adına yedi öneriye kulak vermek gerekiyor: 1. İnanmaya başlayın: Günlük kısa meditasyonlar, düzenli egzersiz, sabırsızlıkla bekleyeceğiniz aktiviteleri planlamak ya da alışveriş yerine keyifli aktiviteler için para harcamak gibi küçük adımlar Azama etkili kelimeler kullanabilmek, iletişimde pozitif dili tercih etmek gerekiyor. Sen dili yerine ben dilini kullanmak, negatif kelimeler yerine pozitif kelimeler kullanmak gibi. Etkin dinleme becerisi geliştirmek, empatik dinlemek de iletişimin kalitesini güçlendiriyor. Dolayısıyla kelimelerin gücünü belirleyen nasıl hempozitif hem de negatif duyguların her birini yaşaması ağırlığın ise; pozitif duygularda olmasına bağlı olduğunu söylenebilir. Öte yandan mutluluk; bilişsel bir olgu, bir eğilim, yaratılıştan olan, yaşama karşı pozitif tavırdır (Veenhoven, 2009: 46). Birinin kendi Mutluluğu elde edebilmek için kendimize SWOT analizi yapalım. Güçlü ve zayıf yönlerimizi belirleyelim. İmkânlarımızı ve fırsatlarımızı belirleyelim. Kişi, yol haritasını buna göre çizmeli, bir bilenden yardım almalı. Bu konuda özellikle pozitif psikoloji insana yol gösteriyor. Pozitif psikoloji polyannacılık değildir. Mutluluk kontrol edilebilen strestir. Toplumda mutluluk kavramının doğru biçimde algılanmadığını ifade eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mutluluğu zevk peşinde koşmak, sürekli neşelenmek ve eğlenmek olarak algılayanlar var. Aslında pozitif psikoloji çalışmaları bize neşenin mutluluk olmadığını öğretti. Güzellikve estetiği yakalamak adına misyonumuzu sürdürmeye devam ederken yenilikçi bakış açısıyla insan sağlığına dokunmaya çaba harcıyoruz. Vizyo nu muz Uzman kadrosundan aldığı gücü daha başarılı bir sonuca ulaşma hedefiyle ön plana çıkaran Huma Health Tourism, sektörün en başarılı markaları arasında yer 8Gk92he. Mutlu bir aile olmanın yolu; bireysel olarak mutlu olmaya çalışmak ve aile içindeki herkesin de mutlu olması için çaba göstermekten geçiyor. Bu mutluluğu kalıcı kılmanınsa birden çok yolu var. Giriş Tarihi 1525 Son Güncelleme 1623 Kadın-erkek herkes bir ömür mutlu olmak yolculuğuna çıkar. Tabii sırasında aynı evi paylaşmak, olmak, maddi-manevi sorumluluklar konular yüzünden pek çok sorunla karşılaşılabilirsiniz. Kimi çiftler karşılıklı anlayış ve empatiyle bu sorunları kolayca aşarken kimi evlilikler derin darbeler alır. Böyle olumsuz durumlarda ise en az çiftler kadar çocuklar da zarar görür ve aileye bir mutsuzluk hakim olur. Halbuki aile içi iletişimde birkaç püf noktaya dikkat ederek hem eşler arası aşkı taze tutmak hem de çocuklara mutlu bir yuva sağlamak mümkün. Psikolog Serap Duygulu'nun mutlu bir evlilik için olmazsa olmazlar arasında gördüğü 25 önerisi, mutlu bir aile olmanın aslında ne kadar basit olduğunu size bir kez daha hatırlatacak. Unutmayın, mutlu olmak sizin elinizde… Yeter ki isteyin! Mutluluk odak noktanız olsun! Sevgiyle ve bir ömür sürmesi hayaliyle evlenen birçok çiftin bir süre sonra sıradan hale gelen hayatlarından yakındıklarını görüyoruz. Mutlu bir ömür hayaliyle evlendikleri halde, sonradan tekdüze hayatlara dönen beraberliklerde bir şeylerin yanlış gittiğini düşünmekte fayda var. Özellikle de çocuk sahibi olunduktan sonra çiftler arasındaki ilişkinin artık ebeveynlik rolüne bürünmesiyle ilişki, git gide kendi haline bırakılmış monoton bir yaşama doğru yol açabiliyor. Oysaki anne-babanın evliliğinde mutlu olması çocuğu da doğrudan etkileyen bir durumdur. Bu yüzden ailenin odağında mutluluk yer almalıdır. 25 altın öneri Mutlu bir aile olmak için bazı basit noktalara dikkat etmeniz faydalı olacaktır. İşte hem sizin hem de çocuğunuzun mutlu olmasını sağlayacak 25 altın öneri… 1 İlk ve en önemli kural kendi mutluluğunuzu önemsemenizdir. Siz mutlu olmadıkça ailenizdeki kimseyi mutlu edemezsiniz. 2 Aile içinde kimse birbirine karşı süregelen eleştirel tavır takınmamalıdır. Aksine birbirinin olumlu yönlerinden bahsedip bu yönleri motive edilmelidir. Bu sayede herkes birbirine karşı daha pozitif bir tavır sergilemeye başlayacaktır. 3 Televizyon veya bilgisayar başında, olması gerekenden fazla vakit geçirmemeye özen gösterin. Ev içinde zamanınızı çocuklarınızla oyun oynayarak ya da eşinizle sohbet ederek, geçirdiğinizde daha verimli sonuçlar alacağınızı göreceksiniz. 4 Erkekler için maç izlemek ya da kadınlar yemek programı izlemek gibi bazı özel saatlerde birbirinize karşı saygılı olun ve belirli ölçülerde eşlik ederek bu anları beraber geçirmeye çalışın. Bu tarz etkinlikler çiftleri birbirine yakınlaştırır. 5 Anne ve baba olarak çocuklarınızla hem bir hem de ayrı ayrı zaman geçirin. Bu, çocuğunuza kendini değerli hissettirecektir. 6 Ebeveyn olmanın yanı sıra kendinizin bir eş olduğunu ve bunun da ayrı bir sorumluluk getirdiğini unutmayın. Bu yüzden sadece eşinizle baş başa geçirebileceğiniz romantik programlar düzenleyin. 7 Doğum günü ve evlenme yıl dönümü gibi özel günleri unutmayın. Her insan hatırlandığını önemsendiğini bilmek ister. 8 Sadece özel günlerde değil sırf içinizden geldiği için eşinize çiçek alın ya da en sevdiği yemeği yapın. Aynı şey çocuğunuz için de geçerli Ona çok sevdiği bir oyuncağı hediye edebilirsiniz. Bu, aile içi ilişkiyi her daim taze tutacaktır. 9 Birbirinize isimleriniz yerine hoş sözlerle ifade etmeniz de doğru bir davranış olacaktır. Bu, karşınızdakinin kendini özel hissedeceği bir davranıştır. 10 Sadece dışarıya çıkarken değil, evin içerisinde de eşler bakımlı olmalı en azından kılık kıyafetinin temizliğine dikkat etmelidir. Kimse eve geldiğinde karşısında pijamalı birini görmek istemez. 11 Sosyal hayatta ya da iş hayatında ne kadar zorlukla karşılaşılırsa karşılaşılsın evin huzurlu bir yuva anlamını taşıdığı ve çocukların huzurlu bir yuvada büyümesinin önemi unutulmamalıdır. Dışarıdaki sorunlar eve taşınmamalıdır. 12 Sürekli söylenen bir kadın ve sürekli agresif bir erkek sağlıklı iletişimi olumsuz etkiler. Birbirinize karşı her zaman sabırlı ve tahammüllü olun. 13 Size basit gibi görünen bir tartışma çocuğunuzun dünyasında bir kaosa dönüşebilir. Onun yanında tartışmamaya özen gösterin. 14 Evliliklerdeki tartışmalar yatak odasının kapısında son bulmalıdır. Yatak odası sizin özel alanınızdır ve dışarıda olup biten hiçbir olumsuzluk, o özel alana girmemelidir. 15 Aranızda yaşanan sorunlar ne olursa olsun, evlilikte en önemli şey iletişimdir. Unutmayın tartışmak bile bir iletişimdir, ama suskunluk tehlikelidir. Eşinizle olan iletişiminizi asla kesmeyin. 16 Birbirinizin kariyer planlarını ve çabalarını engellemeyin. Eşinizin işinde yükselme hedefini destekleyin. 17 Aynı şey çocuğunuz için de geçerli. Çocuğunuzun hayalleriyle ve ileride seçmek istediği meslekle dalga geçmeyin. Onun hedeflerini önemsediğinizi hissettirin. 18 Herkes güzel göründüğünü duymak ve iltifat işitmek ister. Bu konuda cömert davranın. 19 Empati kurmak, yani birbirinizin duygularını anlayabilmek, onun bakış açısıyla olaylara bakabilmek bir evlilikte olmazsa olmaz bir özelliktir. Unutmayın empati; evlilikte uyumun ve mutluluğun en önemli koşuludur. 20 Kabul etmek gerekir ki cinsellik evliliğin temel taşıdır. Cinsel sorunlar yaşıyorsanız bu sorunu çözüme kavuşturmak için kesinlikle geç kalmayın ve seks hayatınızla alakalı soru ya da sorunlarınızla ilgili olarak mutlaka bir uzmandan yardım alın. 21 Seksi asla bir ceza olarak kullanmayın. Yatak odasına küs gitmeyin ve cinselliği birbirinize koz olarak kullanmaya kalkışmayın. 22 Evlilik tek taraflı kararlar alıp, uygulayabileceğiniz bir beraberlik değildir. Önemli kararları mutlaka birlikte almalısınız. Çocuk sahibi olmak böyle bir karardır ve eşinizin istemediği bir anda tek başınıza böyle bir karar alıp uygulamak hem çocuğun hem de evlilik hayatınızın mahvolmasına yol açabilir. 23 Kimi zaman mali sıkıntılar yaşayabilirsiniz. Bu durumda eşinizi suçlamak ve yargılamak, olabilecek en yanlış davranıştır. Karşınızdaki insana kendisini yetersiz hissettirecek davranışlar sizi de evliliğinizi de olumsuz etkiler. Bu dönemi, atlatılacak bir süreç olarak görmelisiniz. 24 Geçmişte yaşanmış kırgınlıklar, üzüntüler, tartışmalar varsa bırakın geçmişte kalsınlar. O tatsız anları ve olayları bugüne taşımayın, gündemde tutmayın. Yoksa evliliğinizde asla ilerleyemezsiniz. 25 Gerek eşinizi gerekse çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamayın. Bu, incitici ve kendini yetersiz hissettirici bir davranıştır. Kimse bunu yaşamak istemez. İyiyi ve güzeli düşlemek her zaman için olumlu düşüncenin ilk basamağını oluşturmaktadır. Zihnin yönlendiği alan ne olursa, beyin ve beden ona uygun bir biçimde şekil almaktadır. Yaşamı daha katlanılabilinir bir hale getirmek için zorlukları bir kenara atarak iyiye odaklanmak gerekmektedir. Belleğimize ve eylemlerimize güzel görmeyi ve düşünmeyi yerleştirdikten sonra arkası hızla gelecektir. Muhteşem hatıralarla dolu bir ömür geçirmek isteyenler için pozitif bakış açısının eğlenceli hayatımıza olumlu etkileri derlemesini hazırladık. Keyifli okumalar dileriz! 1. Düşünmek İnsan zihninin en önemli aygıtı kuşku yok ki düşünme mekanizmasıdır. Düşüncelerimiz bizi eylemlerimizi işlemeye yönlendirmekte ve duygularımızı kontrol etmekte başrolü üstlenmektedir. Pek çok farklı düşünce kalıbı vardır ve pratikte uygulanan bu kalıplar genellikle benzer sonuçları doğurmaktadır. Pozitif olmak ve pozitif düşünmek, kişiyi olumluya yönlendirme çabasındadır. Tüm negatiflik ve olumsuzluklara rağmen en dipteki iyi görülür ve yalnızca ona odaklanılır. Umut, inanç, sevgi ve direnç pozitif düşünmenin ana ilkelerini oluşturmaktadır. İyi bir yaşam için düşüncelerimizi iyiye yönlendirmek büyük bir artı olarak karşımıza çıkacaktır. 2. İşlemek Düşüncelerimizi hayata geçirmemizin en etkin yolu, günlük hayatta yaptığımız eylemlerin geri dönüşüdür. Rutin hayatımız içinde, aklımızdan geçen düşünceleri doğru bir şekilde konumlandırırsak karşılaşacağımız sonuçlarda ona göre olacaktır. Önümüze çıkan tüm olumsuzluklar ve engellere karşı ümidimizi yitirmeden zihnimizi olumluya yönlendirebilmeyi başarırsak, bunun geri dönütünü almamız kolaylaşacaktır. Önce bilincimize pozitifliği işleyip ardından da hareketlerimizde pozitif davranışları uygularsak, tüm benliğimiz pozitiflikle dolup taşacaktır. Olumlu bir yaşamda yol alabilmek için pozitif değerleri her hücremize işlemek epey etkin olacaktır. 3. Öğrenmek Alternatif seçenekler, birbirinden farklı çözüm önerileri, a ve b şıkları gibi çeşitli planlar bizleri zor durumlardan kurtarmakta birebir işe yaramaktadır. Pozitifliği bilmeden ve hayata geçirmeden önce onun nasıl işlediğini öğrenmek gerekir. Olumlu düşünce yaşamdaki tecrübelerimiz ve görüp eylediklerimiz tarafından yavaş yavaş zihnimize işlenmeye başlar. Sosyalleşme ve toplumsallaşma adımları ile birlikte de iyice belleğimize yerleşir. Pratik zekaya sahip olmak ve gerektiği durumlarda farklı seçenekleri devreye sokmak, pozitiflik için önemli adımları oluşturmaktadır. Öğrendiklerimizi her alanda pratiğe dökebilmek bizi pozitif bir yolun başına istemsiz olarak oturtacaktır. 4. Alışmak Günlük hayatta karşımıza birçok sorun çıkmaktadır. Önemli olan bu sorunları büyütmek yerine onları algılayıp çözüme kavuşturabilmektir. Büyütmeden ele aldığımız sorunları çözüme kavuşturduğumuzda bize bir özgüven ve olumlama hissi gelmektedir. Pozitif düşünme tam da burada devreye girmektedir. Alışkanlıklarımızı negatiflikten uzak tutmak ve iyiye yönlendirmek bizim elimizdedir. Zorluklara başa çıkabilmek için etkili bir yönlendirme şart gözükmektedir. Bu yönlendirme de ancak bunu alışkanlık haline getirdiğimizde olabilmektedir. Hataya odaklanmak yerine krizi fırsata çevirirsek bu durumdan herkes kazançlı çıkacaktır. 5. Uygulamak Pozitif bakış açısının zorluklarla dolu hayatımıza birbirinden olumlu etkileri içeriğimizin beşinci maddesinde hedeflerimizi uygulamak maddesine değinilmektedir. Bir hedefin ve eylemin etkili olabilmesi için onu doğru bir biçimde uygulamak çok önemlidir. Hayata olumlu bakmak uzun bir süreç sonrasında kazanılabilecek bir edinimdir. Ancak tecrübeler, yenilgiler ve amaçlar doğrultusunda pratiğe dökülebilir. Uygulamada pozitif davranışlar sergileyen birey hayatının çoğu anına bu olumlu bakış açısını kazandırmış demektir. Bakış açısını dönüştüren kişiler için hayatın sorumlulukları ve sorunları yok denecek kadar azalacaktır. 6. Savaşmak Pes etmek yapılan en büyük hataların başında gelmektedir. “Savaş ya da kaç” taktiğinden “kaç” seçeneğini seçen bir birey hayatı boyunca mutluluk konusunda sıkıntılar çekmektedir. Kendine güveni azalmakta ve kişi olumsuzluklarla yüklenmektedir. Ancak direnme ve mücadele etme içgüdüsü insana, insanca yaşamak için bir umut ışığı vaat etmektedir. Düşündüklerimiz çoğu zaman gerçek hayatta yapacaklarımızın teminatı konumundadır. Zorluklarla karşılaşıldığında inandığımız yolda yürümeye devam edilmeli ve pozitiflik hiçbir zaman elden bırakılmamalıdır. Direnmek ve mücadele etmek, kişinin hayatında etkin bir role sahip olabilmesi adına hiçbir zaman yabana atılmamalıdır. 7. İstemek Önümüze koyduğumuz hedefler epey önemlidir. O hedeflere ulaşmak için verdiğimiz mücadele ve sarf ettiğimiz çaba da diğer önemli kulvarın yapı taşlarından ikisidir. Tüm bu adımların en başında istek arzusu yatmaktadır. İstemek, yapmak kadar etkili olmasa da yine de başlamanın yarısıdır. Heves etmek ve isteklenmek, bir insan için motivasyonu arttıran en mühim basamaktır. Pozitif bir yaşam sürdürebilmek için olumlu vakaları istemek şarttır. Kötünün içindeki iyiyi ayırt etmek, insanın kazanacağı en büyük ödüldür. İyiyi çekmek ve olumluyu düşlemek bireyi her daim pozitif bir insan statüsüne sokacaktır. 8. Gerçekleştirmek İnsanın bir olguyu gerçekleştirmesi, kendini gerçekleştirmesi açısından yegane bir mihenk taşıdır. Kendini gerçekleştirmeyi başaran birey, her konuda mutlu ve huzurlu hissetmektedir. Zihninde soru işaretleri, hislerinde de kaygı ve korkudan eser kalmamıştır. Dingin bir yaşamı tercih edenler için olumlu bir bakış açısı ile yaşamı sürdürebilmek en önemli husustur. Pozitif olguları gerçekleştirebilen kişi, pozitif düşüncelere de istemeden teslim olur. Hem içsel gelişimini hem de fiziksel özelliklerini eksiksiz bir şekilde tamamlamış olanlar olumlu bakış açısıyla baş başa kalmaktadır. Hayallerimiz ve kurduğumuz düşleri gerçekleştirmek için umudumuzu ve pozitifliğimizi kaybetmemek en önemli öğe olarak yaşamımızda yerini almaktadır. 9. Sakınmak Her duygunun ve hissiyatın normali en idealidir. Aşırılıklar ve eksiklikler çoğu zaman bireyi hüsrana sürüklemektedir. Olumluluğun ve pozitifliliğin fazlası da oldukça tehlikelidir. Realiteyi hiçbir zaman gözden kaçırmamak gerekir. Olayları önce sağlam bir zihinle olduğu gibi kabul ettikten sonra pozitif ya da negatif yönlendirmelere geçilmelidir. Olumluluğun doruk noktasından sakınmak ve gerektiğinden iyiye yönelmek en sağlıklı hamledir. Ölçülülük unutulmaması gereken hususların başında belirmektedir. Sorunlardan sakınmak ve onları büyütmemek sorunlardan kaçmam demek değildir. Yeterli bir çaba sonucunda istenilen zafere ulaşmak oldukça basittir. 10. Kurtulmak Pozitif bakış açısının duygu karmaşalarıyla dolu hayatımıza oldukça olumlu etkileri listemizin son maddesinde olumsuz düşüncelerden kurtulmak seçeneği işlenmektedir. Hayatı iyi algılayabilmek ve doyasıya yaşayabilmek için, hastalıklı düşüncelerden kurtulmak gerekir. Rahat ve aktif bir zihin, pozitif düşüncelere yer verebilecek en mantıklı alandır. İnsanın kendini dinleyerek kötü ve olumsuz düşüncelerden kurtulması harika bir yaşam için ideal olan seçenektir. Öğrendiklerini uygulayan kişi için iyiyi ayırt edebilmek yegane bir mantıksal özelliktir. Bir kez pozitif düşünmeye başladıktan sonra gerisi gelecektir. Modern insanın en büyük sorunlarından biri olan mutsuzluk ile baş etmenizi sağlayacak 7 püf noktayı derledik. Her ne kadar insanların büyük bir çoğunluğu mutluluğun para ile doğru orantılı olarak arttığını söylese de gerçek mutluluk hayatın güzelliklerinin farkına varmak ve sağlıklı yaşam sürmektir. Günlük hayatın koşuşturmacası içerisinde bu tür güzelliklerin farkına varmak ne kadar zor olursa olsun, bir kere geldiğimiz dünyada mutlu olmak için zaman zaman mola vermek ve huzurla etrafa bakmak gerekir. Sizler için sağlıklı ve mutlu bir insan olmanıza yardım edecek 7 püf noktasını inceliyoruz. Daha Çok Uyuyun Yapılan birçok araştırma gösteriyor ki yetersiz uyku bedenimizi ve hormonlarımızı etkilediği kadar sosyal hayatımızı da etkiliyor. Yetersiz uyku sonucu artan stres hormonu, bağışıklık sistemi zayıflaması ve daha birçok etken insan psikolojisinde anksiyete, depresyon ve benzeri rahatsızlıklara yol açabiliyor. Üstüne üstelik hayata bakış açımızı değiştiren bu tür rahatsızlıklar diğer insanlarla olan ilişkilerimizi de etkileyerek bizi adeta bir bataklığın içine hapsediyor. Çözüm ise gayet basit, kaliteli bir uyku için geç saatlerde yemek yemeyi kesin, özellikle uyuma saatinize yakın saatlerde telefonlarınızdan, tabletlerinizden, bilgisayarlarınızdan, kısacası mavi ışık yayn her türlü teknolojik aletten uzak durun. Pek tabii fazla kafein almamaya da özen gösterin. Kendinize ayıracağınız vakti kısıtlasa da uyku sürenizi arttırmaya çalışın. Bol Bol Su İçin Erkek vücudunun %60 sudan oluşurken kadın vücudunda ise %55 oranında su bulunur; sözün özü su insan vücudunun en temel ihtiyaçlarının başında gelir. Bir insanın açlıktan ölmesi neredeyse haftalar alırken, susuzluk için bu sürenin 4-5 günü geçmesi bile neredeyse bir mucizedir. Su enerji seviyemizi belirleyen ve konsanstrasyonumuza etki eden yegane etkenlerin başında gelir. Düzenli ve yeterli miktarda su tüketmek, emin olun sağlığınıza ve psikolojinize beklediğinizden de fazla fayda sağlayacaktır. Odanızın Düzenini Değiştirin Gününüzün büyük bir bölümünü geçirdiğimiz ve neredeyse bizlerin kimliği haline gelen evlerimiz, hayata bakış açımızda oldukça önemli bir yer kaplar. Kendi evinde dahi huzurlu hissedemeyen bir insan, dışarıdaki dünyaya ayak uydurmakta zorlanır. Bu yüzden zaman zaman evinizin dekoru değiştirmek ya da en azından sık sık havalandırmak ve toplu tutmak hayatınıza yeni bir renk katacaktır. Öte yandan Çin menşeli Feng Shui gibi felsefeler düşünüldüğünde yaşam alanınızın hayatınızda ne kadar büyük bir önemli kapladığını ve bunun üstüne yazılmış yüzlerce kitap olduğunun farkına varmalısınız. Hatta imkanınız varsa zaman zaman duvarlarınızın renklerini değiştirmek hayata daha farklı bakmanıza yol açacaktır. Mavi ve Yeşil gibi renklerin insana huzur verdiği bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir. Evinizi Bitkilerle Doldurun Hemen hemen her yerden kolayca ulaşabildiğimiz saksı bitkileri, hayata daha pozitif bakmanıza olanak sağlayabilir. Birçok araştırmaya göre bitkilerle donatılmış bir ev stres düzeyini azaltarak kişinin daha mutlu hissetmesine yol açıyor. Üstelik fiziksel bazda incelendiğindeyse söz konusu rengarenk çiçekler ve bitkiler evinizin havasını temizliyor. Zaman Zaman Durup Kuş Seslerini Dinleyin Londra King’s College Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre kuş sesleri zihnimizi dinlendirici ve huzur verici bir etkiye sahip, üstelik bu etki ortalama 4 saat boyunca yaşamlarımızda kendine yer bulabiliyor. Daha hayatın içinden bir bakış açısıyla kuş sesleriyle uyandığınız bir günü hatırlayın, büyük bir ihtimalle güne çok daha mutlu başlamış olmalısınız. Eğer bu tür bir imkanınız yoksa cep telefonlarınıza kaydettiğiniz doğa ve kuş sesleri de size bir nebze yardımcı olacaktır. Alerjiniz Yoksa Kedi Sevin ABD Minnesota Üniversitesi’nde yapılan 10 yıl süreli uzun bir deneye göre kedi sahibi olan ya da düzenli olarak kedi seven insanların kalp krizi riski %30 azalıyor. Kulağa çok mantıklı gelmese de söz konusu deneyin 10 yıl boyunca 4000 kişi üstünde test edildiğini belirtmek gerekiyor. Henüz bilimsel net bir açıklama bulunmasa da kedilerin sevilirken çıkardığı frekansların, insan fiziğinde ve psikolojisinde olumlu etkileri olduğu tahmin ediliyor. Tabii bu başlığı tek bir hayvanla sınırlamak abes olacaktır, elinizden geldiğince tüm canlılara sevgi göstermeye özen göstermeniz sağlığınız için son derece faydalı olacaktır. Gülemiyorsanız Bile Gıdıklanın Gün içerisinde kahkaha atmak ya da komik olaylarla karşılaşmak psikolojiniz ve sağlınız üstünde oldukça olumlu sonuçlara sebep oluyor. Gülmek ya da esaslı bir kahkaha atmak gerginliğinizi azalttığı gibi kan akışınızı hızlandırıyor ve bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor. Eğer pek gülemeyen bir insansanız gıdıklanmak bile neredeyse aynı etkileri vücudunuzda bırakabiliyor. Bizim tavsiyemiz mutsuz hissettiğiniz her an eğlenceli müzikler ve filmler izlemeniz, sizi güldüren insanlarla vakit geçirmeniz üzerine. Rasyonalizmin kurucusu, ünlü filozof Rene Descartes’ın “Düşünüyorum, öyleyse varım.” sözünü bilmeyen çok az kişi vardır. Evet; düşünüyoruz, akıl yürütüyoruz, sorguluyoruz çünkü insanız. Fakat düşünmenin de bir sınırı var. İngilizceden dilimize geçen “overthinking”, yani aşırı düşünme işte bu kırmızı çizgi. Bazen bir düşünceyi zihnimizde defalarca tekrarlar, aynı çemberin içinde dönüp durur, günlük hayatta tıkanır, bir türlü eyleme geçemeyiz. Bir tür zihinsel paralize olma durumu diye de tanımlayabileceğimiz aşırı düşünmeyi nasıl tespit edebiliriz, bu alışkanlığın önüne geçmek için neler yapabiliriz, biliyor musunuz? Gelin, bu soruların cevaplarına birlikte göz atalım. Aşırı Düşünen Biri Olduğunuzu Nasıl Anlarsınız? Hayatınızın akışını sekteye uğratan, olduğunuz yerde tıkanmış bir enerjiyle kalakalmanıza sebep olan aşırı düşünme alışkanlığına sahip olduğunuzu şu belirgin işaretlerden anlayabilirsiniz Kontrolü sizin elinizde olmayan durumları, çözüm bulamayacağınızı bile bile sürekli olayları takıntılı bir şekilde sorgular ya da gelecekteki olasılıklarla ilgili zihninizde kaygılı senaryolar geçmişi veya geleceği düşünmekten anın keyfini ders çıkarıp ilerlemek yerine “Ama şu şöyle olsaydı, böyle olmazdı” gibi faydasız düşüncelerle zaman yeni olasılıklara, maceralara kapatırsınız çünkü olabileceklerden basit şey için bile eyleme geçmeniz zordur çünkü gereksiz detaylarla zaman üretmek ve durumlara olumlu açıdan bakmak yerine endişelerde boğulursunuz. Fotoğraf Marcoventuriniautieri / Overthinking nedir? Hayatınızda spontanlığa ve maceraya yer olmaz, her şeyi kontrol altında ve planlı tutmak için ekstra efor sarf sürekli düşündüğü için uyku problemleri ve dış dünyanın sizinle ilgili düşüncelerine fazlasıyla kafayı takıp size verilen tepkileri beyninizde akışa hatalarınızı bile zihninizde çok fazla düşünür, utanç ve pişmanlık hisleri hep en kötüsünü beklersiniz. İyi olasılıklara zihninizde pek yer hatalarınızı bile zihninizde çok fazla düşünür, utanç ve pişmanlık hisleri hep en kötüsünü beklersiniz. İyi olasılıklara zihninizde pek yer yoktur. Overthinking Aşırı Düşünme Alışkanlığını Kırmanın Yolları Yukarıdaki işaretlerin ışığında, aşırı düşünmenin arkasında kontrol takıntısı ve anksiyetenin yattığını düşünmek yanlış olmaz. Kendinizde bu işaretlerden en az birkaç tanesini gözlemliyorsanız hemen paniğe kapılmayın. Yaşam kalitenizi olumsuz anlamda etkileyen bu kısır döngüden birkaç yapıcı alışkanlık ve egzersizle çıkmanız ve overthinking halini geride bırakmanız mümkün. İşte en pratik öneriler Kabullenin Hayat bilinmezliklerle dolu bir yolculuktur. Her şeyden önce herkesin bu yolculukta deneyimlerle büyüdüğünü, hatalar yapabileceğini ve bunun fazlasıyla insana özgü olduğunu kabul edin. Akışın getireceği sürprizlere açık olun. Olayları iyi veya kötü olarak yargılamak yerine birer öğrenme fırsatı olarak görmeye çalışın. Bu, “mindfulness”; yani bilinçli farkındalıktır. Bu öğretiye göz atabilirsiniz. Farklı bakış açılarını gözden geçirin Olayları her zaman baktığınız yerden görmeyi bırakıp, farklı bir bakış açısıyla hayal etmeye çalışın. Bu kafanızdaki gürültünün ötesini görmenize yarayabilir. Bunun için yapmanız gereken ilk şey, kafanızda dönen düşünceleri not etmek. Sonrasında her birinin ne kadar geçerli olduğuna bakmak ve gerekiyorsa araştırmak. Örneğin, işte yapacağınız bir sunumla ilgili stres yaşıyorsunuz ve sürekli bu sunumun bir felaket olacağını düşünüyorsunuz, bu gerçekten olacak bir şey mi? Bunu desteklemeyecek gerçekler var mı? Anda kalmaya çalışmak için meditasyon yapın Meditasyon, en basit tanımıyla kendimizle sessizlikte baş başa oturup düşüncelerimizin zihnimizden akıp gitmesine izin vermektir. Kendinizi aşırı düşünürken bulduğunuzda sevdiğiniz sakinleştirici bir müziği açıp sadece oturun ve nefes alıp verişinize odaklanın. Gelen düşüncelere müdahale etmeyin, izin verin gelip gitsinler. Fotoğraf Unsplash – Simon Rae / Overthinking Nedir? Düzenli bisiklet sürün Açık havada pedal çevirmenin belli bir süreden sonra zihni boşalttığı ve mutluluk hormonu salgılattığı bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Her gün yarım saatinizi bisiklete binmeye ayırdığınızda o takıntılı düşüncelerin sizden nasıl uzaklaştığına şaşıracaksınız. Yanında bir de bonus var Rüzgar yüzünüzde gezinirken çocukluğunuzdaki özgürlük hissini yeniden keşfetmek! Dikkatinizi başka yere çekecek hobi edinin Sevdiğimiz bir aktiviteye odaklandığımızda zamanın nasıl geçtiğini anlamayız. Kendi iç dünyamızı üretken bir kanaldan dışarıya akıttığımız sırada zihnimiz aşırı düşünemez çünkü buna fırsat bulamaz. Resim, yaratıcı yazım, kodlama, farklı bir mutfak kültürünü öğrenme, örgü, spor… Her neyi yapmaktan keyif alıyorsanız zihninizdeki takıntılı düşüncelerin yerine onu koyun ve gerçek üretkenliğin hayat kalitenizi nasıl artırdığını kendi gözlerinizle görün! Fotoğraf Unsplash – Rebecca Grant / Overthinking Nedir? Büyük resmi görmeye çalışın Kendinizi düşünce treninde bulduğunuzu hissettiğiniz an durun ve kafanızda bir adım geriye atın. Kafanızda şu anda dolaştırdığınız sorular ve endişelendiğiniz konuların ne kadarı gerçekten olabilir. Ya da 5 – 10 senelik dönemde hangisi hala önemini bu kadar koruyor olabilir. Bir adım geri çıkmak, her zaman düşüncelerinizi kontrol altına almada işe yarayacak bir yöntemdir. Öz şefkat üzerine odaklanın Geçmişteki hatalara takılıp kalmak ve sürekli onları düşünmek, her konuyu onlara bağlamak sizi sadece daha fazla endişeye sürükler. Hala geçen hafta yaptığınız bir şey yüzünden kendinizi suçluyorsanız, hemen durun ve öz şefkat üzerine çalışmaya başlayın. Bunun ilk adımı olarak; sizi strese sokan bir düşünceyi not edin. Bu düşünceyle ortaya çıkan bedensel tepkilerinize ve duygularınıza dikkat edin. Fark edin ve kabul edin. Kendinize ulaşmak için kullanabileceğiniz “Ben yeterliyim”, “Kendimi bu şekilde kabul ediyorum” gibi bir ifadeyi benimseyin. Aşırı düşünme overthinking alışkanlığının temelinde yatan anksiyete ile ilgili bilgilendirici bir konuşmayı şu bağlantı üzerinden Türkçe altyazı seçeneği ile izleyebilirsiniz.

pozitif bakış açısıyla mutluluğu yakalamak