🐬 Isra 36 Ve Mülk 27 Ayetlerinin Vermek Istediği Mesajlar
İsraSuresi Tefsiri. Elmalı Tefsiri. 1. Tesbih ona ki, tesbihin türetilmesi ve mânâsı hakkında Bakara Sûresi’nde açıklama geçmişti. (Bakara, 2/30. âyetin tefsirine bkz.). Keşşâf sahibi der ki: ” tesbihin özel ismidir. Osman, bir adamın ismi olduğu gibi.
Konuylailgili olarak Mâide 5:104 ve Lokmân 31:21’de de benzer mesajlar verilmekte ve her iki ayette de vecednâ “bulmak” fiili kullanılmaktadır. O kullanımlardan hareketle, yorumunu yapmakta olduğumuz ayetteki elfeynâ fiilinin de benzer bir mana verdiğini söylemek hatalı olmasa gerektir.
HafızAli Tel Hocaefendi'den Aşrı Şerifler. Hafız Ali Tel Hocaefendi'nin gönüllere hitap eden okuyuş tarzından aşrı şerifleri aşağıda ki videolardan izleyebilirsiniz. Hafız Ali Tel Ali - İmran102-105, Enam101-103, Hucurat 13 ve İhlas Sureleri. Hafız AliTel Hocaefendi - Tahrim Suresi 6 ila 8.
Mâlikü’l-mülk; “Genel olarak bütün mülk cinsinin hakikî sahibi; var etme, yok etme, diriltme, öldürme, azab etme, mükâfât verme gibi her hususta istediği şekilde tasarruf eden, hiçbir ortağı ve mânîsi olmayan” demektir. Âyetin devamında bu tasarruf çeşitlerinin bir kısmı misal olarak zikredilmiştir.
tevhİdmealİ androİd. 0 (530) 401 81-81. tevhİd mealİ ios
59Hakim, Taberani ve daha başkalarının Abdullah bin Abbas (r.a.)`tan rivayet ettiklerine göre Mekke müşriklerinin Resulullah (a.s.)`tan Safa tepesini Devamı.. Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı.
Bu Cuma günü sizlere Kur’ân-ı Kerim’in 17. Sûresi olan İsra Sûresi'nin 11 ila 20. ayetlerinin mealini aktaracağım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla 11. İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister. İnsan pek acelecidir! 12. Biz, geceyi ve gündüzü birer âyet (delil) olarak yarattık. Nite
27- Cehennemin başında durdurulduklarında onların “Ah ne olaydı, dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden olsak ” dediklerini keşki görseydin! 28- Hayır, sadece daha önce içlerinde sakladıklarının akıbeti önlerinde belirdi (diye böyle hayıflanıyorlar.
DinErk- Dini Bilgiler Sitesi. Dua. Şifa Bulmanın Yolu Kur'an-ı Kerim'den Geçer. Peygamber efendimiz üç türlü ilaç kullanırdı. Kur’an-ı kerim ve dua okurdu. Fen ile bulunan ilaçları kullanırdı. Her ikisini karışık kullanırdı.Kur’an-ı kerimin her âyeti, her harfi şifadır. Hadis-i. Jul 03, 2022 0.
ud8Unt. 67 SuredirMekkede inmiştir30 ayettirİçerdiği konularAllahın varlığı, birliği, büyüklüğü, hükümranlığı, tek yaratıcı oluşu, hayatın ve ölümün varlık amacı, Ba's , insanlığın vahye olana ihtiyacı
وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ ۚ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولَٰئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْئُولًا Ve la takfü ma leyse leke bihı ılm innes sem’a vel besara vel füade küllü ülaike kane anhü mes’ula Kelime Okunuşu Anlamı Kökü تَقْفُ teḳfu ardına düşme وَالْبَصَرَ velbeSara ve göz وَالْفُؤَادَ velfu`āde ve gönül أُولَٰئِكَ ulāike bunların عَنْهُ ǎnhu oyaptığından مَسْئُولًا mes’ūlen sorumludur Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Bilmediğin şeyin üstünde durup ısrâr etme; çünkü kulak da, göz de, gönül de, hepsi de sorumludur bundan. Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan Bilmediğin şeyin üstüne durup ısrar etme; çünkü kulak, göz ve kalp hepsi yaptıklarından sorumludur. Kıyamette yaptıklarından sorguya çekilecektir. Adem Uğur Adem Uğur Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur. Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi Hakkında ilmin olmayan şeyin ardına düşme zanla karar verme! Muhakkak ki sem’ algılama, basar değerlendirme ve fuad Esmâ mânâ özelliklerini beyne yansıtıcılar - {kalp nöronları ana rahminde 120. günde kendilerini beyne kopyalar ve beyinden devam eder}, işte onların hepsi ondan mesûldür! Ahmet Varol Ahmet Varol Hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyin ardına düşme. Şüphesiz kulak, göz ve kalb; bunların tümü ondan sorumludur. Ali Bulaç Ali Bulaç Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz Hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyin ardınca gitme, çünkü kulak, göz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumludur. Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı Bilmediğin şeyin ardına düşme! Çünkü işitme duyusu, görme duyusu ve gönül, bunların hepsi bundan sorguya çekilecektir. Bekir Sadak Bekir Sadak Bilmedigin seyin ardina dusme; dogrusu kulak, goz ve kalp, bunlarin hepsi o seyden sorumlu olur. Celal Yıldırım Celal Yıldırım Bilmediğin bir şeyin ardına düşme; çünkü doğrusu kulak, göz ve kalb, bunların herbiri ondan ardına düştüğün şeyden sorumludur. Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan o peşine düştüğün şeyden sorumludur. Diyanet İşleri Diyanet İşleri Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur. Edip Yüksel Edip Yüksel Bilmediğin bir şeye ardına körü körüne düşme, çünkü işitme, görme duyusu ve beyin, hepsi ondan sorumludur. Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Bir de hiç bilmediğin bir şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz, gönül, bunların her biri yaptıklarından sorumludurlar. Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran Bilmediğin şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz, kalp var ya, bunların hepsi konusunda sorguya çekileceksiniz. Gültekin Onan Gültekin Onan Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve yürek fuade, bunların hepsi ondan sorumludur. Harun Yıldırım Harun Yıldırım Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur. Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay Senin için hakkında bir bilgi haasıl olmayan şey’in ardına düşme. Çünkü kulak, göz, kalb Bunların her biri bundan mes’uldür. Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat Hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyin ardına düşme. Şüphesiz kulak, göz ve kalb; bunların tümü ondan sorumludur. İbn-i Kesir İbn-i Kesir Hakkında bilgin olmadığı şey üzerinde durma. Çünkü kulak da, göz de, kalb de bütün bunlar ondan sorumludurlar. İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz Öğrenmediğin/bilmediğin bir işi yapmaya kalkma! Çünkü kulak, göz ve gönül; bunların hepsi ondan sorumlu olacaklardır. İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Ve hakkında ilmin olmayan bir şeyin ardına düşme karışma açıklamaya çalışma! Muhakkak ki işitme, görme ve idrak, onların hepsi, ondan takfu’dan mesul sorumlu oldu mesuldürler. Kadri Çelik Kadri Çelik Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. Muhammed Esed Muhammed Esed Bilmediğin şeyin ardına düşme; çünkü, işitme duyusu, görme duyusu ve kalp, bunların hepsi Hesap Günü’nde bundan sorguya çekilecektir! Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu Ve bilmediğin bir şeyin peşinden gitme! Çünkü kulak, göz ve gönül; bütün bunlar hesap günü ondan dolayı sorguya çekilecektir. Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen Ve senin için kendisine bilgi olmayan bir şeyin arkasına düşme. Şüphe yok ki kulak, göz, gönül, hepsinden sahibi sorulmuş olacaktır. Ömer Öngüt Ömer Öngüt Bilmediğin şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. Sadık Türkmen Sadık Türkmen Öğrenmediğin/bilmediğin bir işi yapmaya kalkma! Çünkü kulak, göz ve gönül; bunların hepsi ondan sorumlu olacaklardır. Seyyid Kutub Seyyid Kutub Bilmediğin şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz, kalp var ya, bunların hepsi konusunda sorguya çekileceksiniz. Suat Yıldırım Suat Yıldırım Bilmediğin şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalb gibi azaların hepsi de sorguya çekilecektir. Süleyman Ateş Süleyman Ateş Bilmediğin bir şeyin ardına düşme, çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi oyaptığından sorumludur. Şaban Piriş Şaban Piriş Bilmediğin bir şeyin ardına düşme; zira kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumludur. Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce And pursue not that of which thou hast no knowledge; for every act of hearing, or of seeing or of feeling in the heart will be enquired into on the Day of Reckoning.
22- Allah'a yanı sıra başka bir ilaha tapma. Yoksa horlanmış ve koruyucusuz bırakılmış olarak otura kalırsın. Bu şirkin yasaklanması ve akıbetinden sakındırılmasıdır. Aslında emir geneldir. Yalnız burada birey tek başına muhatap alınıyor ki, herkes bu emrin kendisine yöneltilen bir emir olduğunun, kendi şahsına yöneltildiğinin bilincine varsın. İnanç kişisel bir sorundur. Herkes bizzat kendisi ondan sorumludur. Tevhid inancından sapar herkesi bekleyen akıbeti ise, daha önce işlediği kötü fiillerden dolayı "oturması" ve "kınanması"dır. Kınanmış durumda otura kalmasıdır. Yardımcısız bırakılmasıdır. Allah'ın yardım etmediği kimsenin çok yardımcısı olsa da yalnız kalmış demektir. "Otura kalırsın" sözcüğü, kınanan ve yalnız bırakılan adamın halini tasvir ediyor. Yalnızlık kendisini kuşattığı için oturmuştur. Bu ifade aynı zamanda acizliğini zayıflığını da ortaya koymaktadır. Çünkü bu şekildeki bir hal, insanın en zayıf halidir. Acizlik ve yerine çakılıp kalmanın en güzel tasviridir. Bu aynı zamanda onların bu yalnızlık ve itilmişlik hallerinin sürekliliğine işaret etmektedir. Zira oturuş; hareket ve durum değişikliğini çağrıştırmaz. Öyleyse bu söz, özellikle burası için seçilmiş bir sözdür. 23- Allah yalnız kendisine kulluk sunmanı ve ana-babana karşı nazik davranmanı kesin hükme bağladı. Eğer ana-babadan biri ya da her ikisi yanında yaşlılık çağına ererlerse, sakın onlara "öf be, bıktım senden" deme, onları azarlama; onlara tatlı ve saygılı sözler söyle." Bu, şirkin yasaklanmasından sonra gelen ve yalnız Allah'a kul olmayı gerektiren bir emirdir. Yargı, hüküm biçiminde verilmiş bir emirdir. Bu, kesin bir hüküm kadar kesinlik ifade eden bir emirdir. "Hükme bağladı" sözcüğü bu emre bir pekiştirme anlamı katmaktadır, olumsuzluk ve istisna ifade eden "ancak" diye ifadesini bulan sınırlamayı da buna ilave etmeliyiz. "Yalnız kendisine kulluk yapın, başkasına değil." Böylece görülüyor ki, ifadenin tüm atmosferi pekiştirme ve sağlamlaştırma ile kuşatılmıştır. Böylece ilke belirlendikten ve temel atıldıktan sonra bireysel ve toplumsal yükümlülükler geliyor. Artık bu yükümlülüklerin Allah'ın birliği, inancından kaynaklanan sağlam bir temelleri vardır. Bu da yükümlülüklerin ve çalışmaların etkenlerini ve hedeflerini birleştirir. İnanç bağından sonra gelen ilk bağ aile bağıdır. İşte bu nedenle surenin akışı içinde anne-babaya iyilik, Allah'a kulluğa bağlanmaktadır. Bu da söz konusu iyiliğin Allah katındaki değerini ortaya koymaktadır. Eğer ana-babadan biri ya da her ikisi yanında yaşlılık çağına ererlerse, sakın onlara "öf be, bıktım senden" deme. Onları azarlama. Onlara tatlı ve saygılı sözler söyle. 24- Onlara karşı besleyeceğin acıma duygusunun etkisi ile önlerinde alçak gönüllülük kanatlarını indir ve de ki; "Ey Rabbim onlar küçükten beni nasıl büyüttüler ise, Sen de öyle merhamet et. " İşte Kur'an-ı Kerim gönülleri rahatlatan ifadelerle ve yüklü tablolarla çocukların kalplerinde iyilik ve merhamet duygularını coşturmaya çalıştırmaktadır. Çünkü hayat, kendi yolunda harekete iter. Herkesi hayattan daha fazla pay almaya sürükler. Onların en güçlü arzularını hep ileriye, çocuklarına, yeni yetişen kuşağa doğru yöneltir. Onlar çok az arzularını, geriye anne-babaya, geçmiş hayata, geçip-giden kuşağa yöneltirler. İşte bu nedenle çocukların geriye doğru duygulanmaları için, onların vicdanlarının güçlü bir şekilde coşturulması, annelere ve babalara yöneltilmesi gerekir. Anne ve baba doğuştan gelen duygularla, çocuklarını korumaya yöneltilmiş bulunmaktadırlar. Onlar her şeylerini, hatta hayatlarını çocukları yolunda feda etmeye yatkın biçimde yaratılmışlardır. Tohumdan çıkan fidanın tohum tanesindeki bütün gıda maddelerini emerek onu kapak haline getirdiği, bir civcivin yumurtanın içindeki bütün gıdaları yiyerek onu bir kabuktan ibaret bıraktığı gibi çocuklar da anne-babalarının güzel nimetlerini, çabalarını, sağlıklarını ve bütün enerjilerini emerek onları -eğer ömürleri vefa ederse- düşkün ihtiyarlar haline getirirler. Buna rağmen yine de anne ve baba hallerinden mutludurlar. Çocuklar ise, bunların hepsini çok çabuk unuturlar, ileriye dönük rollerini yerine getirmeye koşarlar. Eşlerine ve çocuklarına yönelirler. Böylece hayatın akışı devam eder. İşte bu nedenle anne-babaların çocuklarına iyi davranmaları için özel bir övgüye ihtiyaçları yoktur. Bu konuda vicdanları sağlam bir şekilde coşturulması gerekenler çocuklardır. Onlara hatırlatılmalıdır ki, kuru bir ceset haline dönene kadar bütün enerjilerini ve imkânlarını, onlar için harcayan kuşağa karşı görevlerini hatırlasınlar! Burada anne-babaya iyilik emri, pekiştirilmiş bir emir anlamı taşıyan, Allah tarafından belirlenmiş bir hüküm şeklinde veriliyor. Bundan daha önce ise, Allah'a kulluk yapılması pekiştirilmiş bir biçimde verilmişti. Surenin akışı, havayı en ince gölgelerle gölgelendirmeyi, vicdanı; çocukluk hatıraları, sevgi, merhamet ve acıma duyguları ile coşturmaya başlıyor. Büyüklüğün kendisine özgü bir saygınlığı vardır. Büyüklüğün zayıflığı ise çok anlamlı bir olgudur. "Yanında" sözcüğü yaşlılık ve zayıflık dönemindeki sığınmayı ve himayesine girmeyi dile getirmektedir. "Sakın onlara "öf be, bıktım senden" deme, onları azarlama." İşte, bu, korumanın ve onlara karşı edebini takınmanın ilk şartıdır. Böylece evlâdın sıkıcı ve üzücü hareketlerden sakınması, aşağılama ve edepsizlik olarak değerlendirilebilecek tutumlardan uzaklaşması sağlanmış olmaktadır. "Onlara tatlı ve saygılı sözler söyle." Bu ise yapıcılığı açısından daha etkili bir tavırdır. Onlara karşı konuşması, saygı ve hürmeti çağrıştırmaktadır. “Onlara karşı besleyeceğin acıma duygusunun etkisi ve önlerinde alçak gönüllülük kanatlarını indir." Burada ifade daha berraklaşıyor. Ve daha yumuşuyor. Kalbin ortasına ve vicdanın her tarafına ulaşıyor. Bu, gözlerini dahi kaldırıp bakmayan ve hiçbir dediğini iki yapmayan bağlılığı andıran merhametin incelen ve yumuşayan şeklidir. Burada sanki, boyun eğmenin kanadı vardır. Onu geriyor. Barışı, huzuru ve teslimiyeti simgeliyor bu kanat geriş… "Ey Rabbim, onlar küçükken beni nasıl büyüttüler ise, sen de öyle merhamet et" de. Bu evlâdın, annesi ve babası tarafından korunduğu güçsüz çocukluk günlerini hatırlamasıdır. Şimdi anne-baba aynı kendisinin çocukluk günleri gibi zayıf, korunmaya ve şefkate muhtaç durumdadır. Burada çocuk durup onlara merhamet etmesi için Allah'a yöneliyor. Çünkü Allah'ın rahmeti geniştir, koruması daha kapsamlıdır, Allah'ın himayesi daha boldur. Onlar kanlarını ve yüreklerini bu yolda harcadıkları için yüce Allah onlara, evlâdın gücünün yetmediği şeylerle ödüllendirebilir. Hafız Ebu Bekir Bezzar kendi -rivayet zinciri ile- Bureyde'den o da babasından rivayet ediyor ki, "Bir adam Hac'da annesini sırtına almış Kâbe'yi tavaf ettiriyordu. " Bu arada Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- "Onun hakkını ödeyebildin mi?" diye sordu. Peygamberimize "Hayır hamileyken aldığı bir nefesin hakkını daha ödeyemedin" buyurdu. Surenin akışı içindeki bütün tepkiler ve hareketler inanç sistemine bağlandığından, bu noktadan hemen sonra her şeyin, niyetlerdekini, sözlerin ve işlerin perde arkasını bilen Allah'a döneceği belirtiliyor.
İsra suresi 36 ve Mülk suresi 23 ayetlerinde verilen mesajlar nelerdir? sorusunun cevabını kısaca yazdık. Kişinin bilmediği bir şeyin peşine düşmemesi, bilgisiz hüküm vermemesiAllah insana bilig edinmek için göz, kulak, dil vermiştir. Bu nimetleri kullanarak gerçek bilgini elde edilmesiVerilen nimetlere şükredilmesi mesajları ﴾36 ﴿Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan ﴾23﴿ De ki “Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz!”
isra 36 ve mülk 27 ayetlerinin vermek istediği mesajlar