🕹️ Sanat Ve Spor Alanında Yapılan Inkılaplar
Xn4z2c. Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Osmanlı Devleti’nde eğitim, mektep ve medreselerde yapılmaktaydı. Dönemin medreselerinde hem ilmi hem dini eğitimler verilmiştir. Fatih döneminde açılan Sahn-ı Seman Medreseleri ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde açılan Süleymaniye medreselerinin verdiği eğitime sonra devam edilemedi. Bunun sonucunda medreselerde bozulmalar yaşandı ve sadece dini bilimler okutulmaya devam ettirildi. itibaren Osmanlı, Avrupa’yı örnek olarak teknik eğitim veren mektepler açmaya başladı ve Avrupa’ya öğrenciler gönderdi. Bir yandan medresede eğitimler verilmeye devam etti. Bu gelişmeler ise Osmanlı’da kültür çatışması yaşanmasına sebep olmuştur. Eğitim Sisteminde Gözetilecek Esaslar Eğitim programları bilimsel olmalıdırEğitim uygulanabilir olmalıdırÖğretimde birlik sağlanmalıdırEğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdırEğitim yaygınlaştırılmalı ve kolaylaştırılmalıdır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu Öğretimin Birleştirilmesi – 3 Mart 1924 Medreseler kapanma aşamasına gelmiş ve eğitimdeki ikiliğe ve kültür çatışmasına son için ayrılan bütçe Eğitim Bakanlığı’na dayalı eğitim anlayışı son eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na fakültesi ve İmam Hatip Okulları açılmış, eğitimde laik bir inkılap yapılmıştır. Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun 2 Mart 1926 Bu kanun ile düzenlenen maddeler şunlardır;Bu kanun ile eğitim sistemi milli olacak şekilde, ilk ve ortaöğretim programları hizmetleri daha çağdaş hale hayatı ilk, orta ve lise öğretim kurumları olacak şekilde yeniden düzenlendiİlköğretim ücretsiz ve zorunlu hâle getirildiDil komisyonu ile Talim ve Terbiye Kurulu’nun kurulması kararlaştırıldıOkulların açılması ve kapanması Milli Eğitim Bakanlığı iznine tabi halkın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde baştan ve öğretimde; ulusalcılık, bütünlük, çağdaşlık, bilimsel laiklik gibi ilkeler ön plana çıkarıldı. Türk Harflerinin Kabulü Harf İnkılabı – 1 Kasım 1928 Eğitim inkılaplarının en önemli hamlesi sayılabilecek aşamalardan biri de harf inkılabıdır. Türkler, İslamiyet’in kabulünden sonra Arap alfabesi kullanmaya başlamıştı. Ancak yüzyıllardır kullanılıyor olmasına karşın Arap alfabesi Türk dilinin tam olarak ifade edilmesinde yetersiz kalıyordu. Azerbaycan’ın Latin alfabesini kabul etmiş olması bu durumu Türkiye gündemine gelmesini sağladı. Arap alfabesi, Türkçe’ye uymayan onlarca sessiz harf bulunduruyordu ve bu durum Türkçenin gelişimini ve öğrenilmesini güç hâle getiriyordu. Eğitim ve öğretim kalitesini yükseltmek, yazı dili ve konuşma dili arasındaki uyumsuzluğu gidermek ve eğitimi yaymak maksadıyla 1 Kasım 1928’de latin alfabesi kabul edildi. Harf İnkılabının Sonuçları Okuma ve yazma kolaylaşmış ve okuryazar oranı kültürünün gelişmesi reform yolunu açarak Türkçeleştirme akımına hız medeniyeti ile ilişkilerimizin gelişmesinde büyük yararlar basım sayısı artış dili ile konuşma dili arasındaki uyumsuzluk kültürünün Türk kültürü üzerindeki etkinliği okuryazarlık seviyesini artırmak amacıyla 1928 yılında Millet Mektepleri açılmıştır. Türk Tarih Kurumunun Kurulması 15 Nisan 1931 Osmanlı Devleti, ulusal bir tarih anlayışına sahip değildi. Bunun sebebi ise çok uluslu bir imparatorluk olmasıydı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte ulusal devlet anlayışına geçiş sağlandı. Bu durum tarih anlayışının da değişmesine sebep oldu. Milletimizin tarihini daha derin araştırmak gerekiyordu. Bu amaçla 1931 yılında Türk Tarih Kurumu kuruldu. Türk Tarih Kurumunun kurulmasında;Türklerin köklü ve zengin bir tarihe haiz olduğunu bilimsel yöntemlerle belirlemekÜmmetçi ve hanedancı tarih anlayışından milli tarih anlayışına geçme isteğiTürklerin sarı ırktan geldiğine dair iddiaları çürütmekTürklerin dünya ve İslam tarihine katkılarını ortaya çıkarmakUygarlığın tüm insanlığın ortak malı olduğunu savunmak gibi durumlar etkili olmuştur. Türk Dil Kurumu’nun Kurulması 12 Temmuz 1932 Türkler, İslamiyet’in kabulü itibariyle Arapça ve Farsça kullanmaya başlamış ve bu iki dilden Türkçe’ye birçok kelime karıştırılmıştır. Türkçe, yabancı kelimeler yüzünden doğal karakterinden uzaklaşmıştır. Atatürk, toplum hayatında kullanılan dilin toplumun hakiki olarak bağımsızlığının göstergesi olduğuna inandığı için Türk dilinin gelişimini sağlama amacıyla Türk Dil Kurumunu kurmuştur. Türk Dil Kurumu’nun ilk başkanı Semih Rıfat’tır. Türk Dil Kurumu’nun kurulmasında;Türkçeyi yabancı kökenli kelimelerden temizlemekYazı diliyle konuşma dili arasındaki farklılıkları yok etmekTürkçe sözlük yapma isteğiTürkçe’nin zenginliklerini gün yüzüne çıkarmakTürkçeyi bir bilim dalı hâline getirmek gibi durumlar hedeflenmiştir. Halkevleri 19 Şubat 1932 Anadolu’nun Türkleşmeye başladığı andan itibaren ortaya çıkan tekkeler, zaviyeler ve ahi örgütleri birer halk eğitim kurumu olarak görülebilir. Fatih döneminde camiinin yanında sıbyan mektebi kurulduğu bilinmektedir. Bu mektep de halkçılık adına kurulmuşyur fakat daha sonraki yüzyıllarda çağın gereklerine ayak uyduramayan bu kurumlar önemini kaybetmiştir. Halka yeni Türkiye’nin hedeflediği çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması ve hedefine uygun bir eğitim vermek maksadıyla 19 Şubat 1932 yılında halkevleri açılmıştır. Ayrıca halkevlerinin Londra’da da şubesi açılmıştır. Halkevlerinin açılması işlemi için Reşit Galip Bey görevlendirilmiştir. Halkevlerinin önemli yayın organlarından biri de “Ülkü Dergisidir.” Atatürk’ün emriyle kurulmuş ve kısa zamanda Türkiye’nin her yanına yayılmış önemli bir kurum olan halkevleri 1951 yılında kapatılmıştır. Halkevlerinin; Dil ve EdebiyatGüzel SanatlarSporSosyal YardımDershanelerKütüphanelerTiyatroTarihMüze Gibi şubeleri bulunmaktaydı.
Türk İnkılabı 20,737 okunma Sanat Alanında Yapılan İnkılaplar Türkiye’de yüksek bir medeniyet düzeyine ulaşılmasını hedefleyen Atatürk, sanata verdiği önemle modern Türk sanatlarının öncüsü ve mimar oldu. Atatürk, 1927 yılında açmış olduğu resim ve heykel müzesi ve 1933 yıllında açmış olduğu inkılap sergisi ile birlikte resim ve heykel sanatına vermiş olduğu önemi ortaya koymuştur. Atatürk, Osmanlı döneminden kalma Sanayiinefise’yi Güzel Sanatlar Akademisi haline getirdi. Burada yetişen birçok sanatçıyı, kendilerini geliştirmeleri için Avrupa’nın sanat merkezlerine gönderdi. Resim, heykel, mimarlık ve müzikal alanda çok sayıda öğrenci Almanya, Avusturya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerine gönderildi. Atatürk’ün yurtdışına gönderdiği sanatçılar; Cemal Reşit Rey Türkiye Cumhuriyeti’nde klasik batı müziğinin kurucuları arasında yer almıştır. Onuncu Yıl Marşı’nın da bestecisidir. Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun gibi müzisyenler ile İbrahim Çallı, Namık İsmail gibi ressamlar bunlardan bazılarıdır. Cumhuriyet’in ikinci yılında Ankara’da müzik öğretmeni yetiştirilmesi amacıyla Musiki Muallim Mektebi açıldı. Atatürk’ün direktifiyle konservatuvar hazırlıklarına başlandı. Türkiye’deki müzik kurumlarının durumlar hakkında ünlü müzisyenlere raporlar hazırlatıldı. Bu raporlar doğrultusunda yapılan hazırlıklardan sonra konservatuvar, Musiki Muallim Mektebi içerisinde 1 Kasım 1936’da eğitime başladı. İlk Türk operasının hazırlanması için ünlü müzisyen Adnan Saygun’u görevlendiren Atatürk, Cemal Reşit Rey’e de ilk konservatuvarı kurdurdu. Tavsiye Konular Meclis Hükümeti Sistemi Hakkında Bilgi Meclis Hükümeti Sisteminin Özellikleri İçindekiler1 Meclis Hükümeti Sistemi Nedir?2 Meclis Hükümeti Sisteminin Meclis Hükümeti …
1 Sanat ve Spor Alanındaki Gelişmeler Müzik 1924 yılında Ankara’da Musiki Muallim Mektebi açılmıştır. 1934 yılında kabul edilen yasa ile Ankara’da Millî Musiki ve Temsil Akademisi kurulmuştur. Resim, Heykel, Anıt Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizde sadece Sanayii Nefise Mektebi Güzel Sanatlar Okulu bulunmaktaydı. Buna karşın cumhuriyet ile birlikte yeni okullar açılmış ve çok sayıda sanatçı yetiştirilmiştir. Türk İnkılap Sergisi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Cumhuriyet Dönemi’ndeki resim, heykel alanındaki gelişmeler örnek gösterilebilir. Spor Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı kurulmuştur. 1924 Paris Olimpiyatları’nda Türkiye Cumhuriyeti ilk kez temsil edilmiştir. Ekonomi Alanında Yapılan İnkılaplar Cumhuriyet kurulduğu zaman ülkemizde sanayi yok denecek durumdaydı. Sadece küçük el tezgahları ve bazı imalathaneler vardı. Maden işletmeleri, bankacılık, önemli ticari kuruluşlar, su ve gaz işletmeleri yabancıların elindeydi. Ekonominin temeli olan tarımsal faaliyetler ilkel metodlarla yürütülüyordu. Temel ihtiyaç maddelerinin büyük çoğunluğu başka ülkelerden sağlanıyordu. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra ekonomik alanda kalkınmak için çalışmalar başlatılmıştır. Devletin bağımsızlığı ve başarısının güçlü bir ekonomiye sahip olmasına bağlı olduğunu bilen Mustafa Kemal, “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar ekonomik zaferler ile taçlandırılmazlarsa elde edilen zaferler yaşayamaz, az zamanda söner.” demiştir. 1. İzmir İktisat Kongresi 17 Şubat — 4 Mart 1923 Toplanma amacı millî ekonominin hedeflerini ve bu hedeflere ulaşmak için gerekli yöntemleri belirlemektir. Kongreye çiftçi, işçi, tüccar ve sanayi kesimlerinin temsilcilerinden 1135 kişi katılmıştır. Misakı İktisadi adı verilen ekonomi andı kabul edilmiştir. Kongre Kararları 1. Ham maddesi ülkemizde olan sanayi dalları kurulmalıdır. Küçük imalattan büyük işletmelere geçilmelidir. 2. Halkın gücünün yetmediği yatırımlar devlet eliyle gerçekleştirilmelidir. 3. Özel teşebbüse kredi sağlayacak devlet bankası kurulmalıdır. 4. Demir yolu yapımına önem verilmelidir. 5. Özel sektör kredilerle desteklenmeli, sanayi kurulması teşvik edilmelidir. 6. Yerli malı kullanımı özendirilmelidir. 7. İşçilere grev hakkı verilmelidir. Önemi Millî ekonomi ilkeleri oluşturulmuştur. Bu da millî bağımsızlıktan ödün vermeden, kendi kaynaklarımızla kalkınmayı içermektedir. Sonuç Özel teşebbüsün geliştirilmesi kararlaştırılmasına rağmen, sermaye yetersizliği ve iş gücü azlığından dolayı bu karar uygulanmamıştır. Bu kongrede ilk kez devletçilik ilkesi gündeme gelmiştir. 1934 yılında “1. Beş Yıllık Kalkınma Planı” uygulamaya konulmuştur. Özel teşebbüsün gerçekleştiremediği yatırımlar devlet eliyle gerçekleştirilmeye başlanmıştır. 1939’da II. Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlanmışsa da II. Dünya Savaşı’ndan dolayı uygulanamamıştır. 2. Tarım Alanındaki Gelişmeler Cumhuriyet kurulduğunda ekonominin temeli tarıma dayanmasına rağmen tarım ilkel metodlarla yapıldığından tarımsal üretim son derece azdır. Tarımsal üretimin artırılması, köylünün yaşam düzeyinin yükseltilmesi amacıyla çalışmalar yapılmıştır. Aşar öşür vergisi kaldırılmıştır. 1925 Aşar vergisinin kaldırılması ile köylü ekonomik anlamda rahatlatılmıştır. Halkçılık ilkesi doğrultusunda gerçekleştirilen bir inkılaptır. Ziraat Bankasının çiftçiye verdiği kredi miktarı artırılmıştır. Çiftçinin tarımda makine, iyi tohum, gübre ve ilaç kullanması teşvik edilmiş, 1926’da Tarım Kredi Kooperatifleri kurularak çiftçiye kredi olanağı sağlanmıştır. Bilimsel yöntemlerle tarım yapılması için Ziraat Okulları açılmıştır. Örnek çiftlikler kurulmuştur. Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği Medeni Kanunu 1926 ile köylüye toprak mülkiyeti hakkı tanınmıştır. 3. Sanayi Alanındaki Gelişmeler Osmanlı’dan kalan yıpranmış tesisleri onarmak ve işletmek amacıyla 1925’te Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuştur. 28 Mayıs 1927’te Teşviki Sanayi Kanunu çıkarılmıştır. Özel teşebbüs teşvik edilmiştir. Sanayi için yatırım yapacaklar vergi ve gümrüklerden muaf tutulmuştur. Sonuç Halkın ekonomik durumu müsait olmadığından sermaye yetersizliği, sanayi tecrübesi olmaması, teknik eleman yetersizliği devletçilik ilkesi kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu dönemde özel sektörün gerçekleştirdiği en önemli sanayi yatırımı Uşak Şeker Fabrikası’nın ve küçük bazı dokuma fabrikalarının kurulmasıdır. Ağır sanayi yatırımları devlet eliyle kurulmaya başlanmıştır. 1933’ ten itibaren dokuma, cam, deri, kağıt şeker fabrikası devlet eliyle kurulmuştur. 1939 Türkiye’nin ilk ağır sanayi kuruluşu olan Karabük Demir Çelik Fabrikası kurulmuştur. 1933’te madenlerin araştırılması için Maden Tetkik Arama Enstitüsü kurulmuştur. Madenlerin işletilmesinde kredi sağlamak üzere Etibank kurulmuştur. Tekstil alanında faaliyet göstermek üzere Sümerbank açılmıştır. 4. Ticaret Alanındaki Gelişmeler Lozan Antlaşması’nda kapitülasyonların kaldırılması ile yabancıların ticaret üzerindeki baskıları sona ermiştir. İş sahiplerine kredi vermek amacıyla ilk özel banka kurulmuştur. İş Bankası — 1924 1 Temmuz 1926’da Kabotaj Kanunu çıkarılmış, Türk karasularında yük ve yolcu taşıma hakkı sadece Türk gemilerine verilmiştir. Kabotaj Kanunu’nun çıkarılması milliyetçilik ilkesi ile bağlantılıdır. 1929 ’da Alman ticaret yasası esas alınarak, Türk Ticaret Yasası çıkarılmıştır. 5. Bayındırlık ve Ulaştırma Alanındaki Gelişmeler 1939’a kadar demir yolu yapımına öncelik verilmiştir. Öncelikli olarak yabancı şirketlerin elindeki demir yolları satın alınarak devletleştirilmiştir. Ardından yeni demir yolu yapılması amaçlanmıştır. Kabotaj Kanunu çıktıktan sonra deniz taşımacılığı gelişmiş ve yeni limanlar yapılmıştır. Şehir ve kasabalar imar edilerek modern yaşam alanlarına dönüştürülmüş, okul, hastane, kamu binaları, baraj ve köprüler yapılmıştır.
Bu yazımızda Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar konusunu ele alacağız. Özellikle eğitim alanında oldukça gelişme yaşandığından Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar konusu biraz daha uzun olacak. Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar konusuna değinmeden önce bu alanlarda neden yeniliğe ihtiyaç duyulduğundan bahsedelim. Özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitimdeki en büyük sorun öğretim birliğinin bulunmamasıydı. Medreseler, mektepler, azınlık okulları ve yabancı okullar gibi farklı eğitim kurumları mevcuttu. Tanzimat döneminde bu alanda bazı düzenlemeler yapıldıysa da eğitimde köklü inkılapların yapılması zorunlu hale gelmişti. Eğitim ve kültür alanında yapılan yeniliklerin nedenlerini sıralayacak olursak; Milli, demokratik ve laik bir toplum ikilik ve karışıklığı çağdaş esaslara göre rejimini güçlendirecek eğitim sistemini birleştirmek. Şimdi Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar konusuna Telif ve Tercüme Heyeti ile başlayalım. Telif ve Tercüme Heyeti 1921-1926 Telif ve Tercüme Heyeti, Kurtuluş Savaşı döneminde oluşturulan önemli kurumlardan biridir. Bu heyet 1921 yılında kurulan çalışmalarını 1926 yılına kadar sürdürmüştür. 1926 yılında toplanan Üçüncü Heyet-i İlmiye Kararları sonucunda Telif ve Tercüme Heyeti yerini Milli Talim ve Terbiye Dairesine bırakmıştır. I. Maarif Kongresi 15-16 Temmuz 1921 Hatırlanacağı üzere I. Maarif Kongresi Eskişehir-Kütahya Muharebeleri sırasında Ankara’da toplanmıştı. Muallimler Kurulu’nun toplandığı bu kongrede açılış konuşmasını Atatürk yapmıştır. Bu kongrede ilk ve ortaöğretim kademelerinin hedefi ve programları ile ilgili tartışmalar yapılmış, okul ve öğrenci sayıları tespit edilmeye çalışılmıştır. I. Maarif Kongresi eğitime milli bir yöne kazandırılmaya çalışıldığı büyük bir eğitim kongresidir. Heyet-i İlmiyeler 1923-1926 Heyet-i İlmiyeler Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin eğitim politikalarının belirlendiği, eğitim meselelerinin tanınmış eğitimcilerin fikir, düşünce ve tecrübelerinden yararlanarak tartışılıp karara bağlandığı ve belli bir uygulama gücü olan ilmi toplantılardır. Heyet-i İlmiye şu kararlar alınmıştır Köy Mekteplerinin kurulması,İlköğretimin 6 yıl olması,Kadınlarında heyete girebilmesi ve müfettiş olabilmesi,Sultani yerine Lise tabirinin kullanılması Heyet-i İlmiye, Cumhuriyet’in ilan edilmesinden birkaç ay önce başlamış ve 1926 yılına kadar üç defa toplanmıştır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu 3 Mart 1924 Osmanlı’da mektep-medrese ayrılığının zararları ve yabancı okulların yıkıcı etkileri görülmekteydi. Öğretim sistemindeki bu ikilik ise yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin önünde büyük bir engel oluşturuyordu. Eğitim ve öğretimde birliği sağlamak, aynı zamanda eğitimde laikleşmeyi, modernleşmeyi, eşitliği ve ulusallığı sağlamak, ulusal eğitim ve milli bilinci geliştirmek için dönemin Maarif Nazırı Vasıf Çınar’ın önerisi ile TBMM 3 Mart 1924 tarihinde Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu kabul etmiştir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabulü ile; Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bütün okulların programlarının ve eğitim sisteminin düzenlenmesi Millî Eğitim Bakanlığına ve Evkaf Vekâleti’nin bütçesine ayrılan eğitim payı, Milli Eğitim Bakanlığı’na devredildi. Şer’iye ve Evkaf Vekâleti ve tüm özel vakıfların denetimindeki okullar Maarif Vekaleti’ne eğitimi veren bazı eskimiş okullar kapatılarak yerlerine modern İilahiyat Fakültesi, İmam Hatip okulları Savunma ve Sağlık Sıhhiye bakanlıklarına bağlı okullar bütçeleri ile beraber Maarif Vekaleti’ne okulların ders programlarına Türkçe, Tarih ve Coğrafya gibi kültür dersleri konuldu ve bu derslerin Türk öğretmenler tarafından okutulması okulların dini ve siyasi amaçlı öğretimi durduruldu. Bu okulların sınıflarında ve ders kitaplarındaki dini işaret ve semboller kaldırıldı, böylece yabancı ve azınlık okullarının zararlı faaliyetleri engellendi. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu önemleri ise şunlar olmuştur Eğitim ve öğretim alanında birlik ve öğretim eğitimin çağdaşlaşması ve laikleşmesi kapatılmasına ortam okullar üzerindeki denetim okulların devlet denetiminde olması Fransa, Papalık ve bir çok okulu olan devletlerin itiraz ederek yabancı okullar konusunu yeniden gündeme getirmesine neden Tedrisat Kanunu, eğitim sisteminde laik, millî, akla dayalı, bilimsel ve çağın sosyal ihtiyaçlarına göre düzenleme yapabilme imkânı tanıdığından Türk inkılabının en önemli adımlarından biri oldu. Medreselerin Kapatılması 11 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu kabul edilmesi çerçevesinde; yeni rejim karşıtlarının yetişmesini önlemek, kültür ikiliğini önlemek, medreselerin çağa ayak uyduramaması, tutucuların kendi fikirleri doğrultusunda adam yetiştirmesini önlemek amacıyla Maarif Nazırı Milli Eğitim Bakanı Vasıf Çınar Beyin talimatı ile medreseler kapatılmaya başlamıştır. 💯 Son medreseler Şeyh Said İsyanı sonrasında kapatılmıştır. Medreselerin kapatılması ile; Eğitimde ikilik ortadan düşüncenin hakim olması laik ve ulusal olması yolunda önemli bir adım karşıtı düşüncelerin gücü kırılmıştır. Maarif Teşkilatı Kanunu 2 Mart 1926 Maarif Teşkilatı Hakkındaki Kanun, Mustafa Necati Beyin katkıları ile ilk ve orta öğretimin esaslarını belirleme amacıyla çıkarılmıştır. Bu kanun ile; Eğitim-öğretimin laikleşmesi konusunda önemli bir adım Tedrisat Kanunu’nun ilkeleri ışığında eğitim hizmetleri kanun dahilinde Talim ve Terbiye Kurulu açılması devlet iznine zorunlu ve ücretsiz olması ve orta öğretimin esasları tespit eğitim modeline modern bir yapıya kavuşması okullarının sayısı okulların da bu kanuna uyması zorunlu tutulmuştur. 1926 Teşkilat Kanununa Göre Kurumlar Orta Mektep Lise İlk Muallim Mektebi Köy Muallim Mektebi Harf Devrimi 1 Kasım 1928 Türkler zaman içerisinde çeşitli alfabeler kullanmışlardır. Orta Asya’da Köktürkler ve Uygurlar zamanında Türk alfabeleri kullanılırken, İslamiyet’in kabulü ile birlikte Arap alfabesi benimsenmiştir. türklerin kullandıkları alfabeler Milli Mücadele sonrası alfabenin değişmesi fikri gündeme geldi. Özellikle Azerbaycan’ın Latin harflerine dayalı yeni bir alfabe kabul etmesi, Türkiye’de de Latin harflerinin kabulünü tekrar gündeme getirdi. Harf İnkılabı yapılmak istenmesindeki nedenler şunlardır Okuma yazmayı kolaylaştırarak okur-yazar oranını dili ile yazı dili arasındaki farkı ortadan ile ilişkilerin kolaylaştırılmak Türkçe’yi yeniden alfabesinin Türkçe’nin yapısına uymaması. 29 Mayıs 1928 tarihinde Maarif Vekaleti’nin kurduğu Dil Encümeni tarafından Elifba Raporu hazırlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda Mustafa Kemal, 8 Ağustos 1928’de İstanbulGülhane Parkı’nda halka hitap ederek harf inkılabını şöyle duyurdu “Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz.” 1 Kasım 1928’de yeni harflerin kullanılması bir kanunla resmî hâle geldi. 3 Kasım 1928’de yürürlüğe giren kanunla bütün resmî yazışmaların yeni Türk harfleri ile yapılması yasal zorunluluk oldu. Harf İnkılabı sonucunda; Okur-yazar oranı kitap sayısı teknik gelişmelerin takibi eserlerinin tercümesi kolaylaşmıştır. Millet Mektepleri Talimatnamesi 24 Kasım 1928 Yeni harflerin kabulü sonrası örgün eğitim yaşı geçmiş olan vatandaşlara 14-45 yaş arası yeni harfleri öğretmek amacı ile Millet Mektepleri açılmıştır. Bu okulların açılması ile ülkede okuma-yazma seferberliği başlatılmıştır. Başbakan İsmet İnönü, Millet Mektepleri’ndeki eğitim süresinin iki, dört ya da altı ay devam edeceğini belirli yerlere gelemeyecek durumda olan vatandaşlar için gezici mektepler açılacağını, en büyüğünden en küçüğüne kadar bütün bürokratların bu mekteplerde görev alacağını açıklamıştır. Mustafa Kemal, kendisine başöğretmenliği teklif edilen Millet Mektepleri’nin başöğretmenliğini kabul etmiştir. Bakanlar Kurulu, 11 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri Talimatname’sini onaylamış ve 24 Kasım 1928 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu mekteplerle ilgili olarak Halk Mecmuası adı ile bir yayın çıkarılmıştır. Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti Türk Tarih Kurumu 15 Nisan 1931 Türk Tarih Kurumu’nun kurulmasının nedenleri şunlardır Türk milletinin menşeini kökenini belirleyip İslamiyet öncesi Türk tarihini de dünya uygarlığına yaptıkları hizmetleri ve katkıları ortaya milletine atılan iftiraları cevaplandırmak. Sarı ırk, barbar ırk iddilarını çürütmekTürklerden önceki Anadolu tarihinin de aydınlatılmasını ilişki kurdukları devletler üzerindeki etkileri ortaya ve hanedancı bir tarih anlayışından milli temeller üzerine kurulu bir tarih anlayışına tarih bilinci oluşturmak. Türk Tarih Kurumu’nun kurulmasından önce bir bilim kurulu ve kütüphane kurularak Türkler ile ilgili çalışmalar yapan yabancı yayınlar incelenmiştir. Ayrıca 1930 yılında Türk Tarihinin Ana Hatları adında bir eser yayınlanmıştır. Ardından 15 Nisan 1931’de Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti Türk Tarih Kurumu kurulmuştur. Bu kurumun görevi, Türk tarihini bilimsel yöntemle incelemek, millî ve uluslararası kongrelerde Türk Tarih Tezi’ni açıklamaktır. Yine aynı yıl Türk Tarih Tetkik Heyet Serisi hazırlandı. 1932 yılında ise Birinci Tarih Kongresi toplandı ve Türk Tarih Tezi ortaya atıldı. Türk Tarih Tetkik Cemiyetinin ana hedefi Türk tarih tezi doğrultusunda; Türk milletinin medeniyetin beşiği Orta Asya’dan çıktığını,Türklerin dünyadaki pek çok medeniyetin kurulup gelişmesindeki katkılarını, bilimsel yöntemleri kullanarak kanıtlamaktır. Etnoğrafya Müzesi 1925 yılında temeli Türkolog Prof. J. Meszaroşun hazırladığı rapor doğrultusunda yapı 1927 yılında Etnoğrafya Müzesi şeklinde Müzesi ilk devlet 1930 yılında halka açılmıştır. Belleten Dergisi Türk Tarih Kurumu tarafından Ocak 1937’den bu yana dört ayda bir Türkçe olarak yaymlanmakta olan, dil ve tarih konulu makalelere yer veren bir yılında Türk Tarih Encümeni Mecmuası olarak çıkarılan dergi 1937 yılında Belleten adını alfabesi ile yazılan ilk dergidir. Türk çocuğu ecdâdını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendilerinde kuvvet Kemal Atatürk Halkevleri 19 Şubat 1932 Halkevleri, halkın kültürelm yönden gelişimin sağlamak ve cumhuriyet ilkeleri ve inkılaplarını halka aktarmak amacı ile kurulmuştur. Halkevleri’nin temelini Türk Ocakları oluşturmuştur. Türk Ocakları siyasi bir merkez haline dönüşmesi nedeniyle 1931 yılında kapatılmıştır. Halkevleri’nin yayın organı Ülkü Dergisi’dir. Tek yurtdışı şubesi ise Londra’da açılmıştır. Halkevleri 1951 yılında Adnan Menderes tarafından kapatılmıştır. Halkevleri’nin ÇalışmalarıHalkevleri’nin Şubeleri• Biçki, dikiş kursları düzenlenmiştir.• Yöresel sergiler açılmıştır.• Okuma-yazma kursları açılmıştır.• Sağlık bilgileri verilmiştir.• Ailelere soyadı bulma çalışmaları yapılmıştır.• Dil, Edebiyat, Tarih• Güzel Sanatlar• Spor• Temsil• Kütüphane ve Neşriyat• Sosyal Yardım• Halk Dershaneleri• Köycülük• Müze ve Sergi Türk Dili Tetkik Cemiyeti Türk Dil Kurumu 12 Temmuz 1932 Türk Dil Kurumu’nun açılmasının nedenleri şunlardır Türk dilini yabancı dillerin etkisinden kullandığı Türkçe ile halkın konuştuğu Türkçe arasındaki kopukluğu kökenlerini bilim dili haline halkın anlayacağı şekle çalışmalarını planlı hale zenginliğini ortaya dilini öz benliğine dili, yazı dili ve bilim dili arasındaki farkları Osmanlıcılığı kavramlara Türkçe karşılık bulmak. Dil çalışmaları kapsamında 1928 yılında Dil Encümeni kurularak araştırmalar başlatılmış ve İmla Kılavuzu hazırlanmıştır. 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında, Atatürk’ün de katılımıyla I. Türk Dili Kurultayı toplanmıştır. 12 Ekim 1932’de ise Türk Dili Tektik Cemiyeti Türk Dil Kurumu kurulmuştur. Bu kurumun kuruluş hedefi Türk dilinden yabancı kelimelerin dili ile halk dili arasındaki kopukluğun dili ile yazı dilinin ağzından derlemelerin yapılması taramalar yapılması gerekliliği belirtilmişti. Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için Kemal Atatürk Üniversite Reformu 1933 Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar yazımızda son olarak üniversite reformu konusuna değinelim. Cumhuriyet öncesinde kurulmuş olan yükseköğretim kurumu olan Darülfünun Türk inkılabının geliştirilmesinde ve yaygınlaştırılmasında yetkin değildi. Bu sebeple 1931 yılında Darülfünûnda yeni bir düzenleme yapılması kararı alındı. Bu amaçla Mustafa Kemal’in talimatı ile Maarif Vekaleti tarafından davetle 16 Ocak 1932’de Cenevre Üniversitesinden Türkiye’ye gelen Prof. Dr. Albert Malche Albert Malke incelemelerde bulundu ve hazırladığı raporu Millî Eğitim Bakanlığına sundu. Raporda; Fen branşlarının öğretilme oranının ders verme tekniklerinin bilim yayınlarının düşüncenin etkin kılınması konularına değinildi. Bu düzenleme 31 Mayıs 1932’de TBMM’de kanun haline gelerek yürürlüğe girdi. Bu kanunla Darülfünûn kapandı ve 31 Temmuz 1933 itibariyle Cumhuriyet’in ilk üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi kuruldu. Atatürk Dönemi Önemli Eğitim Kurumları • 1924 Zonguldak Yüksek Maden ve Sanayi Mühendis Mektebi• 1925 Ankara Hukuk Mektebi• 1927 Köy Öğretmen Okulu• 1926 Gazi Eğitim Enstitüsü• 1933 İstanbul Üniversitesi• 1935 Ankara, Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi• 1936 Ankara Siyasal Bilgiler Okulu• 1937 Köy Eğitim Yurtları Ayrıca bu alanda; John Dewey, köy okullarının kurulması hakkında rapor Kühne, meslek okullarının nasıl oluşturulacağına dair rapor Mustafa Kemal’e yazdığı mektupla bilim adamlarına sahip çıkılmasını rica etmiştir. Bu bilgiler MEB ve Akademik kaynaklar referans kullanılarak hazırlanmıştır.
sanat ve spor alanında yapılan inkılaplar